IMF'den Kurtuluş Günü!..

A -
A +
Başlığı kasıtlı olarak slogan kalıbında kullandım. Biraz da on yıllarca kulaklarımızı tırmalayan, ideolojik ve politik sloganları hatırlatmak için! Sadece sol yelpazenin kullandığı bir jargon değildi bu sloganlar. Necmettin Erbakan'ın "Sizi IMF'ciler sizi!", türünden söylemlerini unutmuş olamazsınız... 
Orta yaş kuşağı için IMF, mali sıkıntı; buhran, hepimizi tek tek ilgilendiren ve endişelendiren borç yükü ile eşdeğer bir mefhum(du). İkinci Dünya Savaşı sonrasında, siyasi ve askerî küresel düzeni yeniden şekillendiren aktörlerin (Galip Devletlerin), aynı şekilde ekonomik ve finansal düzeni de dizayn etme çerçevesinde, meydana getirilen bir yapıdır IMF, yani Uluslararası Para Fonu. 1944 yılında, ABD'nin New Hampshire eyaletindeki küçük bir kasaba olan Bretton Woods'ta yapılan ekonomik-finansal konferansların, yeni parasal düzenin başlangıcını teşkil etmesi sebebiyle; "Bretton Woods Kuruluşları" diye adlandırılan Dünya Bankası ve IMF, BM bünyesinde birer uzman kuruluştur. Türkiye, kuruluşundan bir yıl sonra 1947'de IMF'ye üye olmuş. Yani hikâyemiz tam 66 yaşında...
İlk borçlanma (stand by) anlaşmasını da, 52 yıl önce, 1961 senesinde yapmışız. Daha sonra da, birçoğunu sonuna kadar götüremediğimiz bu anlaşmalardan, tam on dokuz tane yapmışız... Her bir anlaşmanın yapılması, sürdürülebilmesi veya sürdürülememesi, bu süreçteki teftiş ve müzakereler... Hepsi başlı başına bir serüven! IMF'ye verilen niyet mektuplarındaki işleri yapma fırsatını bulamadan iktidardan düşen hükümetler, özellikle kısa ömürlü koalisyonlar... Daha önemlisi de kabul etmek zorunda kaldığımız acı reçeteler. Bu reçetelerin halkın sırtına yüklediği ağır faturalar. Bunca macera sonucunda, elli iki sene boyunca ancak elli milyar dolarlık kredi alınabilmiş. Bu borcun ödenmesi de esas mesele. 1994 yılından beri, borç ilk defa sıfırlanacak ve inşallah bir daha bu yoldan borçlanma ihtiyacı doğmaz! 
Başbakan Erdoğan'ın sık sık tekrarladığı konulardan biri de IMF'ye olan borç miktarı. 23.5 milyar dolarlık borcu devralan AK Parti iktidarı, bugün itibariyle son taksitini de (420 milyon dolar) ödeyerek, sıfırlıyor. Artık yepyeni bir dönem başlıyor. Türkiye, artık borç alan değil, borç veren ülke konumunda. Yapılan müzakereler çerçevesinde, Türkiye, IMF'ye 5 milyar dolarlık kredi verecek. Nereden nereye... Sadece bu kadar da değil. Ülkemizin IMF yönetim kademelerindeki pozisyonu da güçleniyor (32. Sıradan 20. Sıraya yükseldi). 2014-2016 yılları arasında, IMF icra direktörleri arasında biz de olacağız. Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nin birer yıllık görev süresinden sonra, Türkiye tekrar iki yıllığına nöbeti devralacak. Kısacası, IMF'nin karar alma sürecinde, ülkemiz daha etkili biçimde rol oynayacak.
Yıllar önce Süleyman Demirel'in başbakanlık koltuğunda otururken söylediği bir sözü hatırlıyorum: "Bu kadar dış borcunuz varsa (O dönemde dış borç miktarı 93 milyar dolardı), dış politikada yeterince bağımsız hareket edemezsiniz..." Bugün Türkiye'nin kamu borcunun, gayrı safi yurtiçi hasılasına oranı yüzde 39. Yani AB'nin Maastricht kriterlerine (% 60) fazlasıyla uygun! Oysa kimi gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde yüzlerde. Son söz: Durum gayet iyi!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.