AB'nin Mısır tornistanı...

A -
A +
Avrupa Birliği, Mısır'daki darbe karşısında iki hafta bocaladıktan sonra, nihayet bazı doğruları telaffuz etme cesaretini gösterebildi. Gerçi yine darbeye 'darbe' diyemedi. Ama açıkça olmasa da, Mısır'daki mevcut durumu "gayrı meşru" olarak tanımlamış oldu! AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton, yaptığı yazılı açıklamada gecikmeli olarak, Avrupa müktesebatındaki demokrasi ve meşruiyet kriterlerini Mısır için de hatırlamış oldu. "Biz ve ötekiler" şablonundan meselelere bakan Batı'nın oryantalist yaklaşımı esasen şaşırtıcı değil. Ancak ne olursa olsun, yücelttikleri değerlerin (demokrasi ve hürriyetlerin) bu kadar aleni şekilde çiğnenmesine ses çıkarmamaları Batının o çok iyi bilinen ikiyüzlülüğünden başka bir şey değil!
"Gelişmeleri kaygı ile izliyoruz..." diplomatik klişesi ile birlikte, Ashton özetle şunu söyledi: "Mısır'ın meşru bir iktidara ve halkın demokratik ve sosyo-ekonomik özlemlerine uygun demokratik yapılara dönmesi son derece önemlidir..." Ashton'un bu beyanını tersinden okuduğunuzda, net olarak çıkan sonuç, Mısır'daki darbe düzeninin gayrı meşru olduğudur!.. AB Dış Politika Temsilcisi, klasik ürkekliğini sürdürerek, Mursi'nin adını vermeden bütün siyasi tutukluların serbest bırakılmasını isteyerek şöyle devam devam etti: "Ordu sivil gücün anayasal otoritesini, demokratik yönetimin prensibi olarak kabul etmeli ve buna saygı duymalıdır. Müslüman Kardeşler'in siyasi kolu olan Hürriyet ve Adalet Partisinin de katıldığı 'kapsayıcı bir diyalog' ile en kısa sürede seçim ve anayasa süreci başlatılmalıdır..."
Gerçekleşmesi hayli zor bir temenni olmakla beraber, AB cenahından böyle bir yaklaşımın izhar edilmesi ve alışılmışın dışında bir yöntemle, 28 ülkenin başkentlerine danışılarak bu açıklamanın yapıldığının belirtilmesi önemli. Bu arada Angela Merkel de, biraz daha cesur davrandı ve isim vererek Mursi'nin serbest bırakılmasını söyledi. Şimdi, ABD'nin Mısır'daki durumun darbe olup olmadığı konusunda açıklama yapmak için, menfaat kalkülasyonu yaptığı bir konjonktürde, AB'nin bu tavır değişikliği nereden icap etti? Acaba başta Kahire olmak üzere, meydanları dolduran ve çok kararlı bir duruş sergileyen Mısır halkının demokratik tepkisi mi, Avrupa'yı yeniden düşünmeye sevk etti? Ya da "Üçüncü Dünya"dan Batı'nın ikiyüzlülüğüne karşı giderek yükselen reaksiyonlar mı, bir düzeltme ihtiyacı hissettirdi? Her halükârda, AB'nin bu yeni resmî tavrını önemsemek gerekiyor.
Mısır'daki darbeci mekanizma mutlaka bu uyarıyı dikkate alacaktır. Bu aynı zamanda Mısır'a dönük harici havanın değişimi yönünde çok güçlü bir sinyaldir. Devamı gelecektir. Bu arada Mısır'ın içinde de dramatik gelişmeler baş gösteriyor. Mısır'ın resmî ve sivil yapısında çok önemli bir yeri olan Ezher Üniversitesi hocalarının, Mursi'den yana tavır koyması ve müdahalenin ilk günü, darbecilerle birlikte fotoğraf verip destekte bulunan rektör (Ezher Şeyhi) Ahmed Tayyib'i istifaya davet etmesi, yeni dalgalanmaları tetikleyebilir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.