"Âkil İnsanlar" üzerine...

A -
A +
Yazının başlığı, ister istemez iddialı görünüyor. Buradan yola çıkarak, bazılarının aklına laf edeceğimiz gibi bir durum anlaşılmasın. Şüphesiz herkesin aklı kendine yeter!
Belki de "Âkil" ifadesi ta baştan sıkıntılı idi. Kaldı ki, bu "âkil adamlar veya sonraki terkibiyle insanlar" kavramı, bidayette hükümetin dışındaki cenahlardan gelmişti. Pekâla başka bir söz kalıbı da olabilirdi. Hatırlı insanlar gibi. İsimlerin açıklanmasıyla birlikte, başlayan hararetli tartışmalar bir müddet devam edecek. Nitekim kimi gazeteler, "Bizden şu kadar yazar, âkiller listesine seçildi..." diye sevinirken, bir internet sitesi de; "Bunlar da sakil adamlar...", diye başlık attı. Olacak, bunların hepsi de olacak!.. Herkesi aynı anda memnun etmek, mümkün değil tabii. 76 milyon insan içinden, sadece 62 veya 63 kişi seçmek durumunda kalırsanız, hataya düşme oranınız her zaman yüksektir. Yani, hepsini (12'den) isabet ettirmeniz imkânsız. Nitekim öyle oldu...
Listeye baktığınız vakit, "Orada olması gerekirdi..." diyeceğiniz kişiler de, "Orada ne işi var?" tepkisini göstereceğiniz isimler de mevcut. Belli ki, siyasal ve sosyal eğilimlere göre belli bir denge kurulmaya çalışılmış. Mutlaka faydalı olacakların yanında, pişmiş aşa su katacak; kaş yapayım derken göz çıkarma sakarlığına düşebilecekler de var. Saygıdeğer heyet, peşinen üstüne alınmasın. Belirtelim ki, bu değerlendirme, birazda geçmişte yazıp konuştuklarına bakarak çıkardığımız sonuçtur. Nasıl seçildiler, niçin seçildiler yollu tartışmalar, artık hem teferruattır, hem de gereksizdir. Seçilen seçilmiştir. Beğenmeyenlerin görüşü mevcut listeyi değiştirmeyecektir. Yani artık ileriye bakılmalıdır... Beğensek de, beğenmesek de hepsinin ama hepsinin, gerçekten başarılı olmasını temenni edelim. Çünkü çözümünde rol alacakları mesele, hali hazırda ülkenin en önemli ve yakıcı meselesidir.
Tabii bu arada, "Akil insanların" rolünü fazla da abartmayalım. Neticede onlar, çözüm sürecindeki resmi mekanizmanın, formel bir unsuru değil. Ancak fahri ve bir sivil inisiyatif olarak, çözüme belli ölçüde yardımcı olmaya çalışacaklar. Bu çerçevede ne kadar etkili olabilirlerse, memleket hayrına doğacak sonuçta da, o derece katkıları bulunacak. Şimdi hepimize düşen görev, çözüm sürecini resmi ve sivil boyutuyla, gerektiği biçimde desteklemek ve herhangi bir şekilde tavsamasına, zarar görmesine meydan vermemektir. Zira geçmişte yaşanan acı tecrübe ve başarısızlıklardan epeyce ders çıkarıldığı içindir ki, süreç şu ana kadar normal seyrinde işleyebildi. Bunun gerisini de getirebilmeliyiz. Ki, artık geri dönülmez noktaya da gelinmiştir!..
Netice: bugünden sonra, dilimize yerleşen "çözüm süreci" gibi, âkil insanlar sözünü de daha sık duyacağız. İnşallah kendilerine verilen sıfatla mütenasip olarak, hep akıllı işler yaparlar. Sakîl davranışlardan uzak dururlar... Bunu yaptıkları takdirde, toplumun da geniş desteği arkalarında olacaktır. Şurası unutulmasın; yegâne hedef toplumsal barışı sağlamaktır. Dolayısıyla bütün hal ve hareketler bu maksada hizmet etmelidir. Birlik ve kardeşlik anlayışına zarar verecek her söz ve davranış, her zamankinden fazla tahribat yapar. Aman ha, yanlış yapmayalım!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.