Anketler ve sandıklar...

A -
A +

Bugün 1 Mayıs, yani seçimlere 42 gün kaldı. Seçim gününü de saymazsanız tam 41 gün var. Sandıktan çıkacak muhtemel sonuçlara dair, her gün birkaç tane kamuoyu araştırması yayınlanıyor. Bazı araştırma şirketlerinin vardıkları sonuçlar birbirine yakın. Bazıları ise epeyce farklı... Bilimsel kriterlere ne kadar uygun olursa olsun, anket sonuçları elbette hiçbir zaman, sandık sonuçları demek değildir. Çok nadir olarak araştırma şirketlerinin tahminleri, sandık sonuçları ile örtüşebilir ama, tutturulamayan tahminler daima daha fazladır. Geriye dönük yapacağınız ufak bir gezinti, size durumu net biçimde anlatır... Bu arada medyanın isabetli tahmin sicili hiç de parlak değil. Çünkü medyanın büyük bölümü, bu tahminleri bir nevi psikolojik harekât niyetine kullanıyor. Kimi kalem erbabının analizlerini, ekran güllerinin yorumlarını biraz dikkatle izlerseniz, ne demek istediğimizi daha iyi anlayabilirsiniz! Her seçim öncesinde bunlar sahibinin sesi olarak, yüklendikleri misyonu ifa etmek için canhıraş bir gayret içine girerler. Sandık sonuçlarının onların öngördüğünden pek farklı çıkması, kendilerini asla rahatsız etmez. Hiçbir şey olmamış gibi, yani okuyucu ve izleyicilerini yanıltmalarının herhangi bir etik sorumluluğu yokmuş gibi; artık kanıksadığımız ukalalıklarına devam ederler!.. Ne de olsa "entel" kimlikleri vardır. Dolayısıyla hem yanılma hem de yanıltma lüksleri vardır. 12 Haziran için yapılan tahmin ve yorumlar, "ÇILGIN" diye revaç bulan "Kanal İstanbul" projesine dair tartışmalara nedense çok benziyor... Zira objektiflikten ziyade subjektiflik ağır basıyor. Doğru bilgi ve verilerden hareket etmek yerine, herkes kendi penceresinden ve görmek istediği neticeye göre değerlendirme yapıyor... Benim naçizane tespitim bu. Kim bilir belki de yanılıyorum! Ama bir hususu mükerrer olarak buraya dercedeyim, müsaadenizle: 12 Haziran sonuçları özellikle bazıları için hayli sürpriz olabilir... Yani beklenmedik şekilde çok ters sonuçlar çıkabilir. Bu, bütün partiler için geçerli. Sebebi de şu: Kafa karışıklığı yaşayan seçmen sayısı, oldukça kabarık. Seçmenin duygularını farklı yönlere çekecek çok tahrikler var. Böyle olunca da, vatandaşın vereceği karar, hayatın gerçekleri ile uyumlu olmayabilir. Bu hususa dikkat isterim... Geleneksel alışkanlıklar, dönemsel öfke ve tepkiler, kasetler, ajitasyonlar, fısıltılar ve bütün kurgusal atraksiyonlar, belli ölçüde seçmeni kanalize edecek. Tabii ki, teşkilat çalışmaları belirleyicidir. Mitingler, mahalle ve ev ziyaretleri, etkilidir ama, bire bir markaj her zaman istenen neticeyi vermez. Bir çarpıcı örnekle yazıyı noktalayalım: Vatandaşın biri kendisine uzatılan mikrofona şöyle diyordu: "Ben her zaman partiye oy verdim. Yine öyle yapacağım. İsterse partinin başına iki kulaklı eşek getirilmiş olsun, kararım değişmez!.." Nokta.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.