Bu dava daha epey sürer!..

A -
A +
Dosya muhtevası bakımından, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kapsamlı kovuşturması diyebileceğimiz "Ergenekon Davası"nda; dört buçuk yıllık bir yargılama sürecinin sonunda, artık karar safhasına yaklaşılmış bulunuluyor... Birçoğu olaylı ve hayli gürültülü geçen tam 281 duruşma sonucunda, duruşma savcısı nihayet esasa dair mütalaasını verdi. Bilindiği üzere, son üç duruşmada sanık avukatlarının itirazları ve yaşanan olaylar sebebiyle, bu işlem her seferinde ertelenmişti.
Tam 2271 sayfadan meydana gelen savcılık mütalaasında, toplam 275 sanıktan 64'ü için ağırlaştırılmış müebbet, ayrıca dokuz sanık için de müebbet hapis cezası isteniyor. Geriye kalan sanıklar için de 7.5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis cezası talep ediliyor... Bahse konu mütalaada sadece üç sanık için beraat talebi var. Eski genelkurmay başkanı E. Org. İlker Başbuğ ile Yüksek Askerî Şûra üyesi Org. Nusret Taşdeler, E. Org. Hurşit Tolon, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, eski rektörlerden Kemal Alemdaroğlu, Fatih Hilmioğlu, CHP'den milletvekili seçilen Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay, haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen sanıklardan. E. Tuğgeneral Veli Küçük için altı kez, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Av. Alparslan Aslan için de iki kez ağırlaştırılmış hapis cezası isteniyor... Bu cezalar, sanıklara isnat edilen suçlara karşılık, TCK 309 (anayasal düzeni cebren yıkmaya teşebbüs) ve 312. (Cebir ve şiddet kullanarak T.C. hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs suçu) maddelerinde, düzenlenen hüküm çerçevesinde talep ediliyor. 
Hukuki bakımdan önemli bazı noktaları hemen vurgulamak gerekiyor. Öncelikle mahkeme heyeti, savcının mütalaasıyla bağlı değildir. Usul yönünden,  tamamen kabul veya ret yahut kısmen kabul, kısmen ret kararı verilebilir. Bu çerçevede mesela, hakkında ağırlaştırılmış hapis istenen bazı sanıklar için de, beraat kararı çıkması teorik olarak mümkündür. Diğer taraftan İst. 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilecek hüküm, ilk derece mahkeme kararıdır. Temyiz safhasında Yargıtay'ın ilgili dairesince verilecek karara göre, davanın seyri bir hayli değişebilecektir. Böylesine geniş ve karmaşık dava sonucunun, temyiz sürecinde bozmaya konu olmaması, çok düşük ihtimaldir. Kaldı ki, Yargıtay Ceza Dairesi onama verse dahi, tashihi karar talebi veya kanun yararına bozma talebi usul yönünden mümkündür. Yani bu dava, daha epeyce zaman derdest olarak kalacak demektir!..
Savcılık nihai mütalaası da, davanın iddianamesi gibi çok uzun oldu. Zaten bu derece uzun iddianame ve mütalaa da, galiba ilk defa bu dava vesilesiyle vuku buluyor. Özel yetkili mahkemenin neredeyse bütün mesaisini hasrederek, ancak dört buçuk yılda bu safhaya getirdiği davanın hukuki ve siyasi bakımdan taşıdığı ehemmiyeti ayrıca belirtmeye gerek var mı? Dava süreci sonucunda nasıl bir karar ortaya çıkar bilemeyiz. Lâkin bazılarının (mesela Oktay Ekşi) hâlâ daha, "örgüt iddiası palavradır..." türünden yaptığı açıklamaların, vaziyetin ciddiyeti ile hiç bağdaşmadığı da gün gibi aşikâr! "...Örgütün varlığı sabittir" tespitinin, altını bir kere daha çizelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.