"Cemevi projesi" neyin nesi?..

A -
A +

Ülke meselelerine ciddi biçimde kafa yoran pek çok kişiye göre, Türkiye'nin en kritik meselesi Aleviliktir ve Kürt meselesinden daha çetrefildir. Bunun altını kalın bir çizgi ile çizelim!.. Tabii ki bu mesele etrafında, şimdiye dek pek çok şey söylendi. Fakat hiçbir zaman konunun esasına girilmedi, girilemedi. Yazılıp çizilenler, tabir yerinde ise her daim peşrev mahiyetinde kaldı. Hatta ilk defa AK Parti iktidarı döneminde 2009 ve 2010 yıllarında yapılan, hayli kapsamlı Alevi Çalıştayı çerçevesindeki gayretler de, bazı tespitleri yapmak ve bunları kayda geçirmekten ileriye gidemedi. Gidemezdi de!..

Alevi Çalıştayı nihai raporunun sonuç bölümünde, hükümete yapılan 30 maddelik bir tavsiyeler dizisi var. Daha birinci maddede işin mahiyeti çok çarpıcı şekilde ortaya çıkıyor. Bakınız madde 1'de ne diyor: "Aleviliğin çerçevelendirilmesi ve tanımlanması bütünüyle Alevilerin uhdesinde olmalıdır... Bu bağlamda Alevilerin de kendi yükümlülüklerini yerine getirmeleri gerekir. Bu yükümlülükler hiçbir şekilde muğlâklığa izin vermeyen bir netlikle ve tam bir yetkinlik içinde inanç alanının açıklıkla ortaya konulmasını gerektirmektedir." Yani daha Aleviliğin tam olarak ne manaya geldiği kesin değil. Kaç çeşit Alevilik var? Aleviler arasındaki bölünme ve ayrışmalara bakıldığında, birbirinin ucuna takılan sayısız sualler dizisi hemen göze batar. Alevilik, İslâm içi bir inanç mıdır, ayrı bir din midir, kültür müdür? (Aleviliğin İslam dışı, ayrı bir din olduğunu iddia eden gruplar, "Ali'siz Alevilik" görüşünü savunanlar vs. o kadar farklı ve çelişkili düşünceler ileri sürüyor ki...
Mevcut tabloda Aleviler arasında bağlayıcı bir görüş birliği sağlanması mümkün görülmüyor. Alevilik tartışmalarında, daima ithamlara hedef olan Sünni kesim ve onunla garip bir biçimde ilişkilendirilen devletin siyasi tavrından önce, belki de Alevilerin kendi aralarındaki ihtilafların çokluğu ve derinliği üzerinde durmak icap eder. Yani Alevilik meselesi, sunuş tarzındaki yanlışlığa binaen, sadece cemevlerinin hukuki statüsünden ibaret değil. Mamafih, Çalıştaytaki tavsiyeler dizisinin 22. Maddesinde bu konu için şöyle bir teklif var: "Cemevlerine hukuki bir statü kazandırılmalı, bu çerçevede gerekli ihtiyaçlar eşitlik ilkelerine uygun şekilde devletçe karşılanmalıdır."
Burada şu soru sorulmalı: Tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasını öngören 677 Sayılı kanun yürürlükte olmasa, cemevlerinin hukuki statüsü ile ilgili tartışmalar nasıl bir seyir izler? Alevi-Bektaşi dergâhlarının legal zeminde faaliyet yürütebilmesi durumunda, cemevini ille de camiye alternatif olarak dayatmaya zemin kalır mı? Yetkililer bu hususa kafa yormalı bence...
Diğer taraftan cami ile cemevini yan yana getirme atraksiyonu, yeni ve çok farklı başka tartışma ve ayrışmaları tetikleyecektir. Bunu üstelik bir çözüm gibi göstermeye çalışanlar ciddi bir yanılgı içinde. Şunu unutmayalım: Bir dinin iki farklı mabedi olmaz. Musevilikte havra, Hıristiyanlıkta kilise, İslâmiyet'te cami ibadethanedir. Gazetemizin dünkü manşetinde, Su TV eski sahibi; Alevi iş adamı Yalçın Özdemir, cemevi projesinin Ergenekon ile bağlantısı noktasında, çok çok önemli şeyler söylüyordu. Alevi vatandaşlarımız, yıllardır bu kitle üzerinde oynanan oyunları artık boşa çıkarmalıdır. Cemevlerinin istismarı ile yeşertilmek istenen fitneye meydan verilmemeli...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.