CHP nereye gidiyor?!.

A -
A +

Ana muhalefet partisinde gerilim en üst noktalara tırmanmış durumda... Bu gidişin sonunda önemli oranda tasfiyeler ve denge değişimleri olmaması mümkün görünmüyor. Son üç-dört gündür, Deniz Baykal ile Mustafa Sarıgül arasında devam eden söz düellosu da, doğrusu insanı rahatsız edecek boyutlara vardı. Sarıgül, tahrik edici bir üslupla halen üyesi olduğu partinin genel başkanı için "Baykal çöktü..." derken, Baykal da; Sarıgül'ü ve ona destek verenleri hedef alarak; "Cerahati patlatacağız... Bundan hiç şüpheniz olmasın" ifadelerini kullanıyor. CHP'deki rahatsızlık sadece Baykal-Sarıgül zıtlaşması şeklinde, iki taraflı değil; çok taraflı, çok parçalı ve son derece karışık, kimin kimle muhalif veya müttefik olduğunun tam da tesbit edilemediği bir karmaşa görünümünde. Sarıgül olayı için kişisel kanaatim değişmiş değil. Gövde gösterisine ilk başladığı birkaç ay öncesinde yazdığım gibi; devletçi ve aristokrat yapılı bir partinin halkçı kimliği ile prim yapmaya çalışan bir kimseyi başa geçirmesi, hele hele CHP'nin bunu yapması mümkün değil. Eğer CHP'li delegeler eşyanın tabiatına aykırı olan böyle bir şeyi yaparsa, çok şaşırtıcı olur doğrusu... Mustafa Sarıgül'ü böyle bir misyona kim soyundurdu bilemeyiz ama; şunu tahmin edebiliriz, birileri onun heyecanını ve seçmenleri üzerindeki etkisini kullanarak başka hedefler için mesafe alma taktiğini uyguluyor... Sarıgül bunun ne kadar farkında acaba? "Erken öten horozon boynunu keserler" darbı meselini daha önce de burada hatırlatmıştım. Gidişat oraya doğru. Ancak, Mustafa Sarıgül'ün bertaraf edilmesiyle iş bitmiyor, bitmeyecek. Galiba Deniz Baykal'ın koltuğu bu defa çok ciddi şekilde sallanıyor. Kendi eliyle seçtirmiş olduğu Parti Displin Kurulu üyelerini bile rüşvet almakla itham eden Baykal, partide hızla yalnızlaşıyor. 29 Ocak'taki kurultay da bu süreci durduramaz... Şu anda konjonktür gereği onun yanında görünenlerin bile hatırı sayılır bir kısmı arayış içinde. Sığınacak bir liman buldukları ilk fırsatta, Baykal'a eyvallah demeye hazırlar. Deniz Bey, parti ve delege işlerinde Sarıgül gibi acemi ve heyecanlı değil, tam aksine yeterince tecrübeli olduğundan bunların farkında olmaması mümkün değil. Mutlaka onun da çeşitli ihtimallere karşı düşünce ve planları vardır. Lakin gelinen noktada, güven bunalımı had safhada. Baykal bundan böyle doğru da, yanlış da yapsa bazıları için hiç fark etmeyecek. Baykal için asıl tehlike, parti içinde yönetim kademeleri ve tabanda, geleceğe dair kendisinden ümit kesilmesidir. Bu olumsuz havanın dağıtılması çok ama çok zor görünüyor. İşin garip tarafı, Baykal'dan ümidi kesenler, onun yerine koyacakları alternatif ismi de bulabilmiş değiller. Geçmişte de aynı durum yaşandı. İki önceki seçimde, CHP barajın altında kalınca, Deniz Baykal çekilmişti. Ama bir süre sonra hiçbir şey olmamış gibi yeniden ve büyük destekle partinin başına gelip oturmuştu. Bugüne kadar kurultaylarda, güç aşınmasına uğrasa bile kazanmasını bilen Baykal artık tabanda kaybetmeye başlamış görünüyor. Oysa 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce, hayli müsbet bir hava yakalamıştı. Şeyh Edebali öğretisi, Yunus Emre hoşgörüsü, Anadolu kültürünü baz alan ve ilk defa CHP'yi devletçi görüşün dar kalıplarından çıkararak geniş halk tabanına yaymaya gayret eden yaklaşımı kendisine büyük puan kazandırmıştı. Fakat ne yazık ki, bu söylem sadece seçim propagandası ile sınırlı kaldı!.. Seçimlerden sonra Sayın Baykal'dan Şeyh Edebali veya Yunus Emre ismini duyan var mı? Baykal ve ekibinin bir türlü terk edemediği, seçkinci, devletçi ve dar kalıplı politika, CHP'yi hem kendi içinde, hem de iktidar muhalefet ilişkilerinde çıkmazlara soktu. CHP yönetimi, evin içini düzeltmeye çalışmaktan bir türlü yenilikçi, yapıcı, ufuk açıcı ve yol gösterici muhalefet üretemedi. Muhalefet üretemeyince de alışılmışın tersine; iktidar partisi yerine muhalefet olarak kendisi yıprandı. Muhalefette iken bu derece yıpranan bir parti, taraftarlarına iktidar ümidi verebilir mi? Ana muhalefet olarak CHP'nin yeterince ve etkili muhalefet yapamaması, demokrasinin sağlıklı işleyişi açısından da sakıncalı. Onun için bir an evvel toparlanması demokratik rejim açısından da önem taşıyor. Önümüzdeki üç hafta CHP'nin geleceği açısından kritik bir zaman parçası. Bakalım ne gibi oluşumlar ortaya çıkacak...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.