Çivi çiviyi söker, balyoz balyozu döver!..

A -
A +

Başlıktan yola çıkarak, 'benim savcım senin savcını döver...' mi desek?!. Türkiye'de çok acil bir yargı reformuna ihtiyaç olduğu, önceki gün yaşanan "Başsavcılık operasyonu"ndan sonra, daha net biçimde ortaya çıktı? Kimse "Yargı bağımsızdır", yok efendim tarafsızdır türünden ahkam kesmesin! Öyle bir şey yok. Medyada atılan başlıklara baksanız yeterli. Kendimizi kandırmayalım... Yargının durumu tek kelime ile facia. Öteden beri yargıyı, kendi namı hesabına bir silah olarak kullanma alışkanlığını edinmiş birileri; ne pahasına olursa olsun, bu tehlikeli oyunu sürdürmek istiyor. Eğer buna mani olunmazsa, ülkemiz çok ağır bedeller ödemek zorunda kalabilir. "BALYOZ OPERASYONU" denilen soruşturma ile ilgili tutuklama kararları, ilk önce 10. Ağır Ceza hakimi tarafından verilmişti. Yapılan itirazlar üzerine, 26 Şubat tarihinde İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, bu tutuklama kararlarını inceleyip onayladı, itirazları reddetti. Yani bu karar kesinleşmiş oldu. 1 Nisan tarihinde, 12. Ağır Ceza Üyesi, Nöbetçi Hakim Oktay Kuban; bu karara rağmen, "kuvvetli suç şüphesi bulunmadığı" ve "suçun vasfının değişme ihtimali"nden yola çıkarak, tam 19 kişiyi tahliye etti. 4 Nisanda toplanan 12. Ağır Ceza Heyeti, salıverilenlerin tekrar tutuklanmasına hükmetti. Kararın gerekçesinde, Hakim Kuban'ın vermiş olduğu tahliye kararının yanlışlığı, çok çarpıcı ifadelerle açıklandı. Hakimin takdir yetkisini keyfi, sınırsız ve sorumsuz şekilde kullanamayacağı, yani, tersinden okuyacak olursak (mefhumu muhalifinden hareketle), bahse konu kararın bu nitelikte olduğu ifade edildi. Bu durumda şüphelilerle ilgili tutuklama kararı, tam yedi tane hakim tarafından onaylanmış oldu. Bu kararın yerine getirilmesi için, harekete geçen Savcıların çalışması, kuşkulu ve tuhaf bir biçimde durduruldu. İstanbul Başsavcısı Engin'in ifadesine göre, Başsavcı Vekili Çolakkadı; malum dosyayı yürüten iki savcıdan alarak, başka iki savcıya vermiş. Yeni savcıların dosyaya vakıf olabilmesi için de operasyonlara bir süre ara verilmiş... Şimdi burada duralım. Bir: Arama ve yakalama emri, savcılık talebi ile hakim tarafından onaylanmıştır. İki: Hakimin verdiği bir karar, savcı tarafından kaldırılamaz veya durdurulamaz. Üç: Bu arama ve yakalama sonucunda bazıları hakkında tutuklama kararı çıkabilirdi. Tutuklama kararının gerekçesi, şüpheli veya sanıkların kaçma veya delil karartma veya başkalarına baskı yapma ihtimalidir. Operasyonları durdurduğunuz vakit, sanık ve şüphelilerin kaçma veya delil karartma ihtimali ne olur? Başka bir soru: Hakim Kuban'ın Diyarbakır'dan İstanbul'a tayini nasıl olmuştu? Ek Soru; Başsavcı Engin'in 27 Şubat'ta Emniyet Müdürlüğü ve Merkez Komutanlığına gönderdiği gizli ve ivedi yazının mahiyeti neydi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.