Çözüm süreci, çekilme, paket...

A -
A +
Son günlerde daha çok tartışılmaya başlanan çözüm sürecini, en az iki türlü okuyabiliriz... Önce olumlu açıdan, yani bardağın dolu tarafını görerek başlayalım: Çözüm sürecinin gündeme tam oturmasıyla birlikte, aradan geçen dokuz - on aylık sürede, terör saldırısı sonucu herhangi bir şehit cenazesi gelmedi. Aynı şekilde silahların susmasından ötürü, bölge halkı rahat bir nefes aldı. Vatandaşlar, normal şartlarda gündelik işleriyle iştigal edebiliyor. Bölgenin birçok yerinde uzun yıllardan beri, atıl ve metruk vaziyete olan köyler, tarlalar, yaylalar yeniden hayat buldu. Özellikle tarım ve hayvancılık alanında büyük bir canlılık yaşanıyor. Toplumsal barış ümidinin doğması bile, tek başına ülkedeki atmosferi değiştirmeye yetti. Eskiden Hükümet kanadından bir yetkilinin Diyarbakır'a gitmesi, orada esnafın kepenk kapatma eylemi ile karşılanıyordu. Şimdilerde bu hava tamamen değişti. Diyarbakır belediyesi ile diğer bazı belediyeler arasında yapılan karşılıklı ziyaretler, verilen mesajlar ve bunun paralelindeki başka olumlu gelişmeler, endişe bulutlarını hayli dağıtmış bulunuyor. Bakınız, Cuma günü Şırnak'ta açılacak olan havaalanına Şerafettin Elçi isminin verilmesi dahi, tek başına önemli bir gelişmedir. Açılışı yapacak olan Başbakan Erdoğan'ın BDP'liler tarafından da kitlesel olarak karşılanması, dün ile bugün arasındaki farkı ortaya koymaktadır. Bunun ötesinde, çözüm sürecinin halk nezdinde genel olarak gördüğü büyük destek, geleceğe daha iyimser bakmamızı kolaylaştırıyor. Çözüm sürecinin başından şu ana kadar, toplumdaki genel algı hep müspet oldu ve bu alandaki desteğin giderek arttığı, akil adamların hazırladıkları raporlarda da müşahhas olarak görüldü.  Kısacası çözüm süreci, dönüşü olmayan tek yönlü bir tünel olarak değerlendiriliyor ve bütün engellere, zorluklara rağmen, tünelin ucunda da ışık görünüyor... Madalyonun öbür yüzüne gelince... Çözüm sürecinin, dünyadaki benzerlerinde de yaşandığı üzere, çok zor; çok engelli ve kırılgan bir mahiyet arz ettiği başından beri kabul edilen bir durum. İç ve dış dinamiklerin etkisiyle, sürecin aksaması, tavsaması, zaman zaman tıkanma eğilimi göstermesi, bu bakımdan şaşırtıcı değil. Evet, silahlı militanların öngörülen takvim süresi içinde tamamen yurt dışına çekilmemiş olması, ciddi bir pürüzdür, ama aşılmaz değildir. Nitekim bu pürüzün aşılması ile ilgili çalışmalar da devam ediyor. Sürecin birinci aşamasının en önemli unsuru olan çekilme tamamlanmadığı için, ikinci aşamaya geçişte sıkıntılar olabilir. Fakat bu da aşılmaz değil. Nitekim ikinci aşama için, büyük psikolojik rahatlama sağlayacak olan, yeni bir demokratikleşme paketi üzerindeki çalışmalar devam ediyor. Özellikle anadil ile ilgili uygulamalarda yaşanan problemlere, çözüm getirmesi beklenen bu yeni paketin, sürece büyük ivme kazandırması muhtemeldir. Öcalan'ın da sürecin ilerlemesi konusundaki tutumunda herhangi bir sapma yok. Ancak son günlerde en fazla rahatsızlık duyulan konu, örgüte yeni katılımlar için, dağa çıkan veya örgüt tarafından çıkarılan gençlerdir. Doğrusu bu noktada ciddi kafa karışıklığı ve bulanıklık hâkim. Bunun giderilmesi gerekiyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.