Değişim bir ihtiyaçtır...

A -
A +
Türkiye çok değişti... Değişime kayıtsız kalamazdık anonslarının gerisindeki teferruatı, bugün itibariyle geniş ölçüde öğrenmiş olacaksınız. Gazetenizin yayın muhtevasında nelerin değiştiğini ve değişeceğini, nelerin de değişmeyeceğini, zaman içinde hep beraber bütünüyle anlama şansına sahip olacağız. Öncelikle şunu vurgulayalım: DEĞİŞİM BİR İHTİYAÇTIR. Hatta bazen bu ihtiyaç zaruret derecesinde kendisini gösterir. Zamanın getirdiği yeniliklere, bu yeniliklerin beraberinde gelen yeni şartlara ayak uyduramayanlar, iştigal alanlarında gerektiği gibi rekabet edemez ve büyük zorluğa düşerler!
Küçük bir örnekle konuyu anlamak ve anlatmak daha kolay. Sofistike bilgisayarların tuşlarına basarak her türlü işlemi gerçekleştiren, sipariş veren veya alan işletmecilere karşı; hâlâ daha ilkokula başlayan öğrencilerin toplama-çıkarma öğrenmek için kullandığı abaküsle hesap yapan esnafın-tüccarın rekabet şansı ne olabilir ki? Bu örneği bilhassa seçtim. Zira buradan yola çıkarak merhum Turgut Özal'ın hayatımıza soktuğu 'değişim' kavramının biraz yakın geçmişine uzanmak istiyorum. Özal esnafın hesap tutma, fiş kesme işlemleri için şöyle demişti: "AZICIK SIKIVERDİK. HERKES BİLGİSAYARLA HESABINI YAPMAYA BAŞLADI..." O güne kadar, virgülden sonraki küsurata pek ehemmiyet vermeyen küçük-büyük işletmeciler; bilgisayarın virgülden sonra beş haneli rakamları vermesiyle birlikte, kale almadıkları küçük değerlerin ne kadar büyük olduğunu fark ettiler.
Evet, DEĞİŞİM kavramı ülkemizde, Rahmetli Özal ile birlikte literatüre girdi. Özal değişim kelimesinin yerine, daha sıklıkla "transformasyon" ifadesini kullanıyordu. Esasen mikrobiyoloji alanında, bir hücredeki DNA değişikliğini ifade eden transformasyon kavramı, Turgut Özal'ın siyasi liderliğinde, her alanda ülkemizin içine girdiği büyük değişimi anlatıyordu. Özal'ın işbaşına geldiği 1983 yılında, Gökçeada'da askerlik görevimi ifa ediyordum. O yıllarda, Türkiye'de henüz renkli televizyon yoktu. Gökçeada'dan Yunanistan'ın renkli TV yayınlarını izlemek ilginç geliyordu... Renkli televizyonu bir yana bırakınız, o dönemde resmî radyo ve televizyon kanalından başka elektronik yayın da yoktu! Bugün artık yüzlerle ifade ettiğimiz TV ve binlerle andığımız özel radyo kanalları, malumunuzdur ki hep Özal'ın başlattığı değişimin neticesi.
İletişim teknolojisinin gelişmesiyle birlikte, yazılı basında da büyük değişim kaçınılmaz oldu. Gazete ve dergiler, TV, radyo, internet siteleri, twitter vb. yayın mecralarıyla baş edebilmek için, kâğıda basılı yayınlarını elektronik ortama taşımak ve bu noktada sürekli yenilikler yapmak zorunda kaldı. Bütün bunlara rağmen, gelecekte nasıl bir durumla karşılaşacağımız konusunda yine de ciddi endişe var... Her alanda değişime uyum sağlayamayanların hızla denklem dışı kaldığı bir dünyada, okuyucularının beklentilerini optimum seviyede karşılamak için medya organlarının canhıraş gayretlerini birlikte izliyoruz.
TÜRKİYE gazetesi, 43 yıllık "huzur veren" yayınıyla, medya dünyasında müstesna bir yere sahip oldu. Bunu sırası her geldiğinde gerekli değişimi yaparak sağladı. Yine aynı şeyi yapıyor. Yeni kalemlerle, yeni heyecanla sizlere layık bir yayın için seferber olmuş durumda... Aramıza yeni katılan bütün meslektaşlarımız hoş geldiler!
Bu değişimle birlikte yazı günlerimiz de değişti. Artık salı, perşembe ve cumartesi günleri birlikte olacağız. 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.