Değişim uzun ve herhalde sancılı olacak!..

A -
A +

"CHP kendini değiştirirken, Türkiye'yi de değiştirecek bir parti olma hedefini sürdürecektir..." Yeni Şafak gazetesine verdiği mülakatta, Kılıçdaroğlu böyle diyor. Öncelikle, Sayın Kılıçdaroğlu'nun "DEĞİŞİM" dediği şeyin, gerçekten değişim olup olmadığını irdelemek gerekiyor! Değişim herhalde, çok sayıda olağan ve olağanüstü kurultay yapmakla olacak bir durum değil. Anlaşılan o ki, birtakım tüzük değişiklikleriyle; blok liste yerine çarşaf liste uygulaması getirmek, hayli zamandır parti ile küs durumda veya uzaklaştırılmış bulunan bazı eski üyeleri tekrar aktif siyasete katmak, bu arada Altan Öymen'i divan başkanı yapmakla önemli değişim yapıldığı sanılıyor. CHP Lideri, kurultay salonundaki liste yarışlarını, kendi anahtar listesi delinmiş olsa bile, bir "demokratik coşku" ve "çoğulcu demokrasinin keyfini yaşamak..." olarak değerlendiriyor. Biçimsel olarak, önceki kurultaylara göre daha kucaklayıcı hava ve katı tüzük hükümlerinin gevşetildiği bir durumun sağlanmış olması, her şeyi halletmiyor kuşkusuz. Nitekim toplam bin iki yüz küsur delegenin oy kullandığı, 60 kişilik Parti Meclisinin seçiminde kesin sonucu almak bile, neredeyse bir hafta almıştır. Oysa elli milyon seçmenin oy kullandığı Türkiye'de, sandıklar kapatıldıktan birkaç saat sonra, sonuçlar büyük çapta belli olabiliyor artık. Böyle bir ülkede, ana muhalefet partisinin hepi topu altmış kişilik listeyi kesinleştirmede müşkülat çekmesi, o partinin değişime çok hazır olmadığını gösterir! Yanlış anlaşılmasın, CHP'nin o bildik katı ve kemikleşmiş yapıdan kurtulmaya dönük çabalarını tabii ki önemsemek lazım. Ama adına "değişim" denilen olgunun, bu partide daha çok zaman alacağı ve büyük ihtimalle sancılı bir süreçte gerçekleşebileceği anlaşılıyor... Nihayet PM listesi kesinleşebildi. Ama şimdi başka bir mücadele başlıyor. O da, 17 veya 20 kişilik MYK'ya girecek isimlerin belirlenmesi, ama daha da önemlisi partide "ikinci adam"ın kim olacağıdır. İkinci adamlık için, kurultayda en yüksek oyu alan Adnan Keskin ile büyük hedefleri olduğunu gizleyemeyen Gürsel Tekin arasında, yeni sıkıntılara yol açabilecek bir çekişme yaşanır mı? Nihat Matkap'ın genel sekreterliğe kaydırılarak bu çekişmenin dışında tutulacağı söyleniyor. Görüldüğü gibi, değişim ve dönüşüm, çoğu eski simalar olan isimlerle hayata geçirilmeye çalışılıyor. Kadrolar elbette çok önemli. Ama esas olan siyasi programdır. CHP siyasi programından ve siyasi yaklaşımlarından dolayı, bundan üç- beş sene evvel, üyesi olduğu Sosyalist Enternasyonal teşkilatından neredeyse tard edilecek konuma gelmişti. CHP'den beklenen, dünyada ait olduğunu söylediği kampta bulunan, sosyal demokrat partilere benzer program ve politikalara sahip olmasıdır. Oysa CHP, hâlâ daha 1930'ların düşünce kalıpları ile işi yürütmeye çalışıyor. Kurultay salonunda 1933 yılında yazılmış olan onuncu yıl marşı çalınıyor... Neyse, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Sosyalist Enternasyonal'in ağustos ayı sonlarında, Güney Afrika'da yapılacak genel kurulunda, Başkan Yardımcılığına aday olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Temenni edelim ki, bu adaylığı başarı ile neticelensin. Belki CHP'nin değişim ve dönüşümüne katkısı olur.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.