Ders çıkarmalıyız ama...

A -
A +

Devletler ve toplumlar için, geçmişte yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmelerden doğru dersler çıkarmak hayati derecede önemlidir.

7 Haziran akşamından beri, koalisyon ihtimalleri ve muhtemel ortaklar olarak siyasi partilerin sergileyeceği tavırlara dair, ardı arkası gelmeyen yorumları dinliyoruz. Gazete köşelerinde, televizyon ekranlarında, herkes meşrebine göre yazıp konuşuyor. Konuşuyor ama kimilerinin, beynindeki bilgilerle gönlündeki beklentiler arasında çok fark var... Buna rağmen şartları zorlayarak, hiç olmayacak veya gerçekleşmesi en zor formülleri en kolay çözüm olarak sunmaya çalışıyorlar. Hal böyle olunca, sokaktaki vatandaşın zihni fazlasıyla karışıyor. Ankara siyaset kulisleri meteoroloji barometresi gibi... İbre bir o yöne bir bu yöne dönüveriyor!.. Hükümetin büyük ortağı olarak AK Parti'nin yeri sağlam. Fakat ortak olarak bir gün ibre MHP'ye dönüyor, ertesi gün CHP'ye.

Bir kısım medyada âdeta CHP'yi hükümete ortak etme seferberliği söz konusu. CHP'nin iktidarı çok istediğini herkes biliyor. Bunun sebebi de belli. Çok partili siyasi düzenin hayata geçtiği 1950'den beri, halktan bir kez bile tek başına iktidar vizesi alamayan CHP, uzun ömürlü olmayan birkaç koalisyon dışında, hükümet etme imkânı bulamadı. Bu sebeple iktidar iştiyakı hayli yüksek... Ayrıca çok uzun muhalefet yılları boyunca, parti içi iktidar mücadeleleri kıyasıya sürdü. Son olarak, Deniz Baykal'ın bir kaset komplosu ile devrilmesi gibi, bazen çok tahrip edici sonuçlar da verdi. CHP'nin kendisine biçtiği rolün, yaklaşık bir asır boyunca gelişen siyasi değişim ve dönüşümlerle çok tezat şekilde seyretmesi, bu partiyi hep iktidardan uzak tuttu. Ecevit'in CHP'yi dönüştürebilmekten ümidini kesip, başka bir parti kurma ihtiyacını duymasını hatırlarsak, CHP'nin kronik siyasal sıkıntılarını daha net anlayabiliriz. Bu sebepledir ki, hem Baykal hem de Kılıçdaroğlu dönemlerinde, CHP ana muhalefet partisi konumunda iken, oy kaybetmeye devam etmiştir.

Bu oy kayıplarının parti tabanında doğurduğu rahatsızlığın, zaman zaman patlama yaptığını da hatırlayalım. İşte böyle bir siyasi sıkışıklık ortamında, tek başına yakalayamadığı iktidara; hiç olmazsa ortak olmak, CHP yönetimine biraz soluk aldırabilir. Zira bundan sonraki kurultay, Kılıçdaroğlu ve ekibi için pek de kolay geçecek gibi görünmüyor... Fakat Hükümet ortağı olarak kurultaya giderse, durum daha farklı olur elbet. Kılıçdaroğlu ve ekibinin iktidar ortaklığı için her kapıyı zorlamaya çalıştığını Meclis Başkanlığı seçimlerinde de açıkça gördük. Lakin bu seçimlerde, uygulanan taktiklerin sonuç vermemesi, CHP cenahında büyük hayal kırıklığı ve öfke meydana getirdi. Deniz Baykal'a destek vermediği için, MHP ve Devlet Bahçeli'ye fena halde yüklendiler. Ama CHP'li kalemler dahi, bu tavrı yadırgadı ve esasen Parti Yönetiminin başarılı bir siyasi strateji ortaya koyamadığını, ortaya çıkan sonucun kendi beceriksizlik ve çelişkilerinin ürünü olduğunu ifade ediyor. Öyle görünüyor ki, Kılıçdaroğlu'nun işi giderek zorlaşacak. AK-Parti CHP koalisyonu, AK Parti-MHP hükümet ortaklığına nazaran, daha zor gerçekleşebilecek bir seçenektir. Sürdürülebilirlik açısından da daha zayıftır. Az bekleyelim!
Şayet yakın siyasi geçmişimizdeki koalisyon serüvenleri iyi incelenir ve o dönemlerde yaşanan ihtilaflardan doğru dersler çıkarılırsa, kurulacak hükümetin temelleri de sağlam olur. Hem gerekli icraatı yapabilir hem de uzun ömürlü olur. Bu yapılabilirse, mazide yaşanan olumsuzluklar da tekerrür etmez. MHP'nin çok dikkatli bir yol izlediğini söyleyelim. Bazıları bu tutumu çok yanlış değerlendirse de, Devlet Bahçeli ve ekibinin hem siyasi hafızayı hem de tecrübeyi konuşturduğunu kabul etmeliyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.