Devrim öyle kolay olsaydı...

A -
A +
1970'li yıllarda Süleyman Demirel, "hükümeti devireceğiz!.." diye slogan atanlara şöyle karşılık veriyordu: "Hükümeti devireceksiniz de yerine ne koyacaksınız, yerine ne?!"
Yetmişli, seksenli, hatta 90'lı yılların muhataralı Türkiye'sini yaşamamış, tabir yerinde ise ağzı hâlâ süt kokan; aklı bir karış havada, sırt çantasıyla kalabalığa uyup eylemlere karışan, böylece kendini ispatlamaya çalışan yeniyetmeler, devrimi kolay bir şey zannediyor... Kendisine ve ülkesine kurulan büyük tuzağı fark etmekten uzak, bulutlar üstünde dolaşan tipler, bir kafasına dank edince her şeyi anlayacak, ama o zaman da iş işten geçmiş olabilir! Güya yayın ilkeleri ile temayüz etmiş BBC televizyonu, dakika başı Türkiye'deki gösteri haberlerini tekrarlıyor. Yukarıda tanımlamaya çalıştığım göstericilerden biriyle canlı bağlantı yapıyor. Göstericiye soruyor: Niçin bu eylemleri yapıyorsunuz? Cevap: Çünkü biz başbakanı istemiyoruz. Gerisini getiremiyor, kem küm ediyor...
Günlerdir aç, uykusuz meydanlarda bağıran, sağa sola saldıranların büyük ekseriyeti, yığın psikolojisi içinde savruluyor. Ne yaptığının pek farkında değil. Gerçekten ne yapmak istediğine dair bir bilinci de yok. Başkalarından duyduğu "devrim" sloganını veya benzerlerini haykırıyor, bir de polise ve vatandaşın vitrinine taş atıyor... Böylece herhalde devrim yapacağını zannediyor. Devrim öyle kolay bir şey olsaydı!..
Fakat durumdan vazife çıkaranlar, olup bitenlerden memnun. Sinsi sinsi sırıtarak ellerini ovuşturuyorlar. Bakalım nereye kadar tırmanacak diye... Önceki yazılarımızda tarif ettiğimiz vandalist ruhlu tipler yoruluncaya veya enterne edilinceye kadar, birileri onları kullanarak bazı neticeler almaya çalışacak. Bu arada eteklerindeki taşları dökmek için bugünleri beklediği anlaşılan bazı liberal yazar-çizerler de tam gaz gidiyorlar. Bunlara bir çift sözüm olacak: Şimdiye kadar iktidarı ve Tayip Erdoğan'ı desteklerken, doğru olduğuna inanarak mı bunu yapıyordunuz? Yoksa vaziyeti idare etmek için mi? Eğer inanarak destek verdiyseniz, size göre de iktidar doğru yolda demektir. Fakat inanmadan, sureta destek veriyor göründüyseniz, o zaman samimiyetsizlik söz konusu!.. Hangisine hükmetmek icap eder?
Lakin her zaman düşüncelerini samimiyetle ortaya koyan liberallerin hakkını da vermek gerekir. Bunlardan biri, bu ülkede bilimsel düzeyde liberal düşüncenin öncülüğünü yapan Prof. Atilla Yayladır. Ne diyor? "Erdoğan'ı sevmem. O da beni sevmez... Ama Erdoğan'ı Ergenekonculara yem etmemek boynumuzun borcu olmalı..." Başbakan'ın üslubuna kızanlar, onun doğru bildiklerini olduğu gibi seslendirmelerini yanlış bulanlar, elbette yapıcı eleştirilerini ortaya koymalı. Ancak sokak hareketiyle iktidarı hizaya getirmeye çalışan karanlık odakların emellerini de fark etmelidir. "Aydın" olmak da bunu gerektirmiyor mu? İktidarın yanlışlarına karşı, daha vahim yanlışları, hatta ihanetleri tasvip etmek, onlara sessiz kalmak, meşru görmek gerçek vatanseverlikle bağdaşmaz.
Üzerimize çullanmak için hazır bekleyenler, bu kafa karışıklığını görünce o kadar çok seviniyorlar ki... Onları daha fazla sevindirecek miyiz?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.