Erdoğan, Afrikalıların kalbine hitap etti...

A -
A +

* Libreville-Niamey Dün bu köşede okuduğunuz satırları kaleme aldığımda, Başbakan henüz Gabon Parlamentosundaki konuşmasını yapmamıştı. Daha sonra Sayın Erdoğan'ın hitabını dinlediğimde, sanki onun konuşma metnini özetleyerek yazmış gibi, aynı nokta-i nazardan Afrika'ya baktığımızı fark ettim. Tarihi doğru okumak ve yansıtmak, gerçekçilik ve dürüstlüğün olmazsa olmazıdır. Başbakan Erdoğan Gabon'da, bütün Afrikalıların yüreğine hitap etti... Tarihin milletler ve ülkeler için son derece önemli bir birikim olduğunu hatırlattıktan sonra, Türkiye'nin bakış açısını şöyle ifade etti: "Köklü bir tarihi olan Türkiye, insanlık tarihi kadar köklü bir tarihi olan Afrika'yı her zaman anlamış, Afrika'nın hissiyatını en doğru şekilde paylaşmış, Afrika'yla yüreği her zaman ortak atmıştır..." Erdoğan aynı konuşmasında küresel güçlerin dün ve bugün yaptıklarına da bir Afrika atasözü ile işaret ederek, kaçınılmaz sonuca keskin biçimde dikkat çekti: "Sular yükseldikçe balıklar karıncaları yer. Sular çekilince de karıncalar balıkları yer... Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmesin. Zira kimin kimi yiyeceği, suyun akışına bağlıdır... Evet, tarih zamanı geldiğinde, zalimlerden hesap sormuştur. Şundan hiç kuşkum yok. Zamanı geldiğinde, tarih, Afrika'nın elmaslarını, Afrika'nın altınlarını, Afrika'nın yer altı zenginliklerini, hatta doymayıp Afrika'nın insanlarını alan; geride kalanları yoksulluğa terk edenlere hesabını mutlaka ama mutlaka soracaktır..." Daha önce de bu köşede dile getirmiştim: Avrupalı sömürgecilerin yurtlarından koparıp, köle pazarında satışa çıkardığı Afrikalı insan sayısı, en az 450 milyondur!.. Bunların 150-200 milyonu insanlık dışı muamele yüzünden daha yollarda iken hayatını kaybetmiştir... İşte bu felaketi yaşayan çilekeş kıtanın bugünkü sakinleri, herhalde, Erdoğan'ın yukarıdaki sözlerinin ne anlama geldiğini, en iyi anlayabilecek muhataplardır. Erdoğan bu düşünceleri, dün de burada işaret ettiğimiz tertemiz bir geçmişin mirasçılarının sözcüsü olarak dile getiriyordu: "Türkiye Osmanlı Devletinin bakiyesi üzerine inşa edilmiş bir ülkedir. Osmanlı Devleti, Afrika ile yüzyıllar boyunca, dostça, kardeşçe, birbirine saygı içinde yaşamanın sembolü olmuştur. Asla ve asla emperyal duygularla hareket etmeyen Osmanlı Devleti, sömürünün çok güçlü şekilde karşısında olmuştur. Osmanlı Devleti, hiçbir ülkenin, hiçbir halkın; diline, dinine, kültürüne, yaşam tarzına müdahale etmemiş, hiçbir ülke ve halkın sahip olduğu zenginliği kurutasıya tüketenlere benzememiştir..." Evet, Türkiye, böyle şanlı bir geçmişin mirasçısıdır. Erdoğan Gabon Meclisi'nde dile getirmedi, ama ben burada bir kez daha kayda geçireyim: Osmanlı Devleti, 357 sene idare ettiği Libya'nın başşehri Trablusgarb'a, tam 355 sene boyunca İstanbul'dan para göndermiştir. Devlet Arşivleri orada... İnanmayan gidip bakabilir! Batı'nın kapkara siciline karşılık, böyle pırıl pırıl bir maziye sahip Türkleri, Afrikalılar elbette samimi şekilde karşılayacaktır. Türkiye'nin önde gelen iş adamları, ihracatçı birlikleri; TİKA, TİM, DEİK, TUSKON, MÜSİAD, TÜMSİAD, TÜGİAD gibi önemli kurum ve kuruluşlar, Afrika seferinden çok iyi neticelerle dönecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.