Gecikmiş Bişkek Notları!..

A -
A +

Cumhurbaşkanı Gül'ün Kırgızistan seyahati, Gaziantep'teki vahşi terör saldırısının gölgesinde başladı. Cenaze namazına katılmak için, önce Gaziantep'e gidince, program daha baştan değişikliğe uğradı. Gecikmeli başlayan seyahat, Sayın Gül'ün rahatsızlığı sebebiyle bu defa planlanandan erken sona erdi. Dolayısıyla, Türk Konseyi Zirvesine dair ve genel olarak Kırgızistan'daki gelişmeleri, sizlere Bişkek'ten aktarma düşüncemizi gerçekleştiremedik! O yüzden geniş kısmını bilahare yazmak üzere, sadece seyahatin maksadı olan ve Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Zirvesi, kısa adıyla TÜRK KONSEYİ'NE dair çok kısa bir bilgi vererek, bir nebze telafi edelim. Bilindiği gibi Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, 1992 yılında Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi adıyla, bir Forum teşekkül etti. Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızistan'ın katılımıyla gerçekleşen bu Forum çerçevesinde, bugüne kadar on tane zirve yapıldı. Özbekistan'ın çeşitli sebeplerle bu Foruma mesafeli kaldığını belirtelim... 2009 yılında Nahçıvan'da gerçekleşen 9. Zirve sırasında, "Nahçıvan Anlaşması"yla 'Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi' kuruldu. Özbekistan ve Türkmenistan bu oluşuma katılmadı. Eylül 2010 tarihinde resmen hayata geçen Türk Konseyi'nin daimi sekreteryası İstanbul'da bulunuyor. İlki Ekim 2011'de Almatı'da yapılan, Türk Konseyi'nin bu ikinci zirvesi; kurumsallaşma ve toplantıların düzenli olarak, her yıl bir üye ülkede gerçekleştirildiğini ortaya koyma bakımından önem taşıyordu. "Eğitim, Bilim ve Kültürel İşbirliği" temasıyla düzenlenen zirveye, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de katıldı. Türk Konseyi'nin geleceği ile ilgili değerlendirmeyi başka bir sefere bırakıyorum. Zira çok önemli bir konu ve bir yazıya sığmayacak kadar geniş. Kırgızistan dönüşünde, Dışişleri ve Milli Eğitim Bakanlarımızla aktüel konulara dair mülakat imkânı bulduk. Ahmet Davutoğlu, son zamanlarda kendisine yöneltilen ve bana göre çoğu haksız olan yoğun eleştirilere karşı, cevap ve düşüncelerini açıkladı. Her zamanki gibi, özgüven içinde yaptığı analizler çok dikkat çekiciydi. Bunların bir kısmını dünkü haberde okudunuz. Bu arada şunu da belirtelim ki, Davutoğlu'nun Arap ve İslam dünyasındaki yüksek itibarı, Türkiye'de pek fazla bilinmiyor. Mesela; Arapça'ya çevrilmiş olan Stratejik Derinlik isimli kitabını, Mısır Cumhurbaşkanı Mursi, Libya'nın yeni Cumhurbaşkanı M. Ali Megarif dâhil, okumayan Arap entelektüeli yok. İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerin en çok okuduğu eser... Türk dış politikasının etkinliğine gelince, şu örnek, durumu anlatmaya yeter. Hilary Clinton, bir yıl içinde beş defa Türkiye'ye geldi. Oysa bir zamanlar, ülkemize hiç uğramayan ABD hariciye bakanları vardı. Warren Christopher gibi. Kendisi en az yirmi kez Şam'a gitmişti, ama bir defa olsun Ankara'ya uğramamıştı... Türkiye artık, birden fazla krizi aynı zamanda yönetecek kapasiteye sahiptir. Bunu da bilelim! Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer de, tabir yerinde ise eğitim ve öğretim sistemini temelinden değiştirip dönüştürüyor. Gazetemizdeki Eğitim araştırmasını dikkatle okuyunuz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.