Gül için süre tespiti, malumun ilamıdır!..

A -
A +

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi ile ilgili tartışmalar, gereksiz biçimde uzuyor. İktidar ve muhalefet partileri arasında, üslup itibariyle de hoş olmayan atışmalar yaşanıyor. Oysa siyasilerin kafa yorması gereken, çok daha önemli konular var... Şimdi de, cumhurbaşkanlığı seçimini düzenleyen kanunda, Sayın Gül'ün süresi yedi yıldır hükmü getirildiği için, muhalefet konuyu Anayasa Mahkemesine götürmekten dem vuruyor. Gerçekten çok lüzumsuz bir uğraş. Cumhurbaşkanlığı seçimi, nevi şahsına münhasır bir seçimdir. Kimilerinin ısrarla milletvekili seçimleri gibi değerlendirmesi, artık biraz da tuhaf kaçıyor. Bakınız milletvekili seçimi konusunda, sürenin kısaltılması imkânı her zaman vardır. Bu yetki de, salt Millet Meclisi'ne aittir. Siyasi partiler, pekâlâ siyasi mülahazalarla (mesela daha güçlü biçimde gelebilmek için ...), Meclis'ten karar çıkararak, her zaman erken seçime gidebilir. Ayrıca belli şartların tezahürü durumunda, Cumhurbaşkanınca verilecek karara göre de, seçimler yenilenebilir. (AY. Md. 77.) Yine AY. Md. 101 eski hükmüne göre, Parlamentonun cumhurbaşkanlığı seçimini; belirtilen süre içinde gerçekleştirememesi durumunda da, Meclis seçimlerinin derhal yenilenmesi mecburi idi. Nitekim 2007'de bu durum yaşandı... Daha önce bu konuyu geniş biçimde yazmıştık. Savaş halinde, süre uzatılması da mümkündür. Oysa cumhurbaşkanının görev süresi için, hem 1961, hem de 1982 Anayasasının konuya dair eski ve yeni hükümlerinde, kısaltma veya uzatma söz konusu değildir. Her ikisinde de (Eylül/2010 öncesi), "yedi yıl için seçilir" hükmü, kesin ve nettir. Bunun yanında, sadece "cumhurbaşkanına vekillik etme" statüsü düzenlenmiştir. Nitekim 1966 senesinde, Cemal Gürsel'in ağır hastalık sebebiyle (felç olmuştu) görevini ifa edemeyeceği; doktorların raporu ile karara bağlanınca, görevinden çekilmiş sayıldı. Cevdet Sunay'ın seçilmesine kadar geçen sürede, vekâlet müessesesi işledi. Bu vekâlet meselesi esasen çok çok önemli... 1973 yılında, Faruk Gürler'in pazı gücüyle(!) cumhurbaşkanı olmak istemesinden dolayı, seçim süreci uzadı. Cevdet Sunay, halefinin seçilmesini beklemeden; süresinin dolmasından 17 gün sonra, Çankaya Köşkünü, terk etti. 1980 yılında ise, ne yazık ki seçim süresi ihtilal gerekçesi(!) olacak kadar uzadı. Korutürk görevini tamamlayınca, Köşkü boşalttı. Yerine Senato Başkanı Çağlayangil, altı ay süreyle (İhtilal gününe kadar...) vekâleten görev yaptı. Ancak bu vekâlet vecibesi, 2007 senesinde e-Muhtıra sebebiyle, doğru biçimde yerine getirilmedi. Malum 367 saçmalığından ötürü, seçim süreci kilitlendi ve Meclis seçimlerinin yenilenmesine gidildi. Anayasanın 106. Maddesine göre, dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, vekâleten Köşk'e çıkması gerekiyordu. Ne var ki, vesayet rejimi hükmünü icra etti ve Necdet Sezer, tam dört ay; anayasaya açıkça aykırı biçimde, Çankaya Köşkünde kalmaya devam etti!.. Şimdi beş yıl-yedi yıl tartışmasını, gereksiz biçimde sürdürenler; malumu ilamdan başka bir şey olmayan süre tespiti için, iptal yoluna gitmek istiyor. Nedense 2007'de böylesine ağır anayasa ihlaline hiç ses çıkarmamışlardı! Bu siyasi tavır, tutarlılık bakımından çok su götürür...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.