"Kalıcı barışın ön şartı: Bağımsız Filistin devleti..."

A -
A +

Son altmış yılda en çok konuşulan, ama hakikatte; en fazla sahipsiz kalmış dava olan Filistin Meselesinde, 29 Kasım günü çok önemli bir eşik aşıldı... Ahmet Davutoğlu'nun ifadesiyle, Filistin'in BM'de, "Üye Olmayan Gözlemci Devlet" statüsü kazanması, önemli bir zaferdir. Elbette daha alınması gereken çok mesafe var... Çünkü Filistin toprakları İsrail işgali ve ablukasında!.. Ama her şeye rağmen, üç gün önceki gelişme, tarihî bir dönüm noktasıdır. Zira bugüne kadar, İsrail esas olarak; Batı Şeria'nın bir bölümünün ilhak edilmesi, kalanının Ürdün'e devredilmesi; Gazze Şeridi'nin de bir şekilde Mısır ülkesine katılması suretiyle, Filistin Devleti'nin siyasi bir varlık olarak ortaya çıkmasını engellemeye çalışıyordu... İşte Filistin'in, "Gözlemci Devlet" olarak varlığının BM tarafından tescil edilmesi ve bu sıfatla üyeliğe kabul edilmesi, artık geri dönülmez bir noktadır. Yani, İsrail-Filistin ihtilafında yegâne çözüm, iki devletli formüldür. Küresel güçlerin desteğiyle İsrail'in altmış dört senedir önlemeye çalıştığı, Arap Devletlerinin de büyük gaflet ve dalaletle yardımcı oldukları süreç, artık sona ermek zorunda. Davutoğlu'nun dün Türk-Arap Forumu'nda dile getirdiği üzere: "Orta Doğu'da kalıcı barışın ön şartı, Bağımsız Filistin Devleti'nin kurulmasıdır..." Dışişleri Bakanımız, Türkiye'nin bu konudaki tutum ve kararlılığını da şu sözlerle ilan etti: "Tam üye statüsüyle Filistin Bayrağı'nın BM'de dalgalanması en büyük temennimizdir. O bayrak dalgalanıncaya kadar da, Türkiye'nin Filistin'e desteği sürecektir..." Evet, BM'deki oylama sürecinde de Filistin'in arkasındaki en önemli destek Türkiye oldu. İsrail ve Amerika, Filistin'in BM'ye gitmesini önlemek için her türlü baskı, yıldırma ve tehdit yollarını denedi. Ama netice onların istediği gibi olmadı. Oylama sonucuna bakıldığında, İsrail-ABD ekseninin ne oranda güç kaybettiği de açıkça görülüyor. Oylamaya katılan 188 ülkeden 138'i Filistin'in üyeliğine destek verdi. Sadece 9 ülke hayır oyu verdi. İsrail, ABD, Kanada ve Çek Cumhuriyeti hariç, kalan hepsine devlet demeye bin şahit ister. (Panama, Marshall Adaları, Mikronezya, Palau [21 bin nüfuslu] ve Nauru [9 bin 100 nüfuslu]...) Kırk bir tane ülke de çekimser oy kullandı. Bunların içinde, Brzezinski'nin ifadesiyle; ABD'nin vazgeçilmez stratejik müttefiki İngiltere de var. Almanya'nın da çekimser oy kullanması anlaşılabilir!.. Ama beri tarafta, Fransa'nın öncülük ettiği 14 tane AB üyesi, Filistin'e destek verdi. Oysa daha önce Filistin'in BM Çocuk Fonu'na (UNICEF) üyeliği sürecinde, bu ülkelerden 9 tanesi aleyhte oy kullanmıştı. Demek oluyor ki, Filistin Cephesi giderek güçleniyor. Bayan Clinton'ın oylama sonrası yaptığı garip açıklama ve İsrail'in tepki olarak Batı Şeria'da üç bin yeni konuta izin vermesi, beyhude çırpınmalar! Filistin Davası, Mısır ve Suriye'de taşların yerli yerine oturmasıyla daha da güç kazanacak. Lakin bunun için, öncelikle Filistinlilerin birlik olması şart. Nitekim Başbakan Erdoğan da, "Bütün İslam coğrafyası Filistin'in sevinciyle kucaklaşırken, Filistinlilerin kendi aralarında kucaklaşmaması kabul edilemez..." diyerek, bu birliğe vurgu yapıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.