Kim meydan okuyor?..

A -
A +
Genelde yumuşak ve centilmen tavırlarıyla tanıdığımız, her üç başbakan yardımcısı; Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ'ın, malum operasyon hadisesinin ardından bariz şekilde üslubunu sertleştirdiğini görüyoruz... Bunun şaşırtıcı bir yanı da yok. Elbette devlet adamlarının çatık kaş, asık surat ve herkese korku salan bir tavır içinde olması değil; adil, müşfik ve nezaket sahibi olması beklenir. Ama bu da hiçbir zaman acziyet manasına gelmemeli tabii. Devletin gücünü hatırlatan mehabetidir. Bunun tecessüm ettiği devlet adamlarının vakarı ve kararlılığı, cesareti; toplumun huzur ve güveni, devletin de bekası noktasında her dem aranan bir hususiyettir.
Esasen millet olarak devlet anlayışımızda şöyle bir kabul vardır: "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!.." Bu tavır ve yaklaşım, doğrudan devletin bekası ile ilgilidir. Şu günlerde, "Paralel Devlet, Devlet İçinde Devlet" gibi sözleri çok duyuyoruz. "DERİN DEVLET" lafı ise, yıllardan beri kulağımızdan çıkmıyor! Nedir 'derin devlet'? Kimdir paralel devlet? Bildiğimiz, bir ülkede egemen ve muktedir entite olarak, tek devlet vardır. Onun hükümranlığına başkaları ortak olmaya kalktığında, tek kelimeyle işler çığırından çıkar. Şu halde, Başbakan Erdoğan da bizzat ifade etmiş olduğuna göre, kim veya kimlerdir bu devlet içinde devlet olmak isteyenler?
Dış basında çıkan bazı haber ve yorumlarda, AK Parti İktidarına meydan okunduğu şeklinde değerlendirmeler yapılıyor. Şüphesiz bu algıyı oluşturan, bir kısmının daha yeni yeni farkına vardığımız olgulardır!.. Öyle ya, göstere göstere birileri hükümete ve devlete kafa tutuyor ve bunda ısrarlı olacağını da her yolla izhar ediyor... Yani tehlike gerçekten büyük! Şayet devlet bu meydan okuma karşısında doğru refleksler göstermezse, netice vahim olur. Bu yüzden olacak ki Erdoğan; "Devlet içinde devlet olmak isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Kim olursa olsun gözünün yaşına bakmayacağız, temizleyeceğiz..." deme ihtiyacını duydu. Burada hemen şunu vurgulamak gerekiyor. Devlet kendisine operasyon yapan odak ve unsurların üzerine giderken, hukuk ve adalet çizgisinden ayrılmamalıdır. Yani kurunun yanında yaş da yanmamalı!
Geçmişte yapılan yanlışlardan herhalde yeterince ders çıkarılmış olmalı. Mesela: Eski cumhurbaşkanı Süleyman Demirel "Devlet bazen rutin dışına çıkar..." diyerek, kimi hukuk dışı işlemlere de bir meşruiyet kılıfı biçmeye çalışıyordu. Böyle hatalar zinhar tekrarlanmamalı. Ama işin gereği de mutlaka yapılmalı. Zira "yumuşak tükürük sakalda kalır" diye, bir halk deyişimiz vardır. Zulme ve haksızlığa asla fırsat verilmemeli, ancak memleketin menfaatlerini berhava eden, devletin temeline dinamit koyan şer unsurları da usulü dairesinde tespit edilip gereği yapılmalıdır. Son birkaç gündeki vahim olaylar, böyle bir ameliyenin gecikmesi halinde neler olabileceğini, bize kâfi derecede anlatıyor!
Tekrar altını çizerek soralım: Kim, hangi sebep ve maksatla ve hangi güce (veya güçlere) dayanarak meydan okuyor? Devlete meydan okumak bu kadar kolay ve ucuz mu? Görelim bakalım, el mi yaman bey mi yaman!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.