Kurumlar arasında diyalog ve operasyon...

A -
A +

Siyaset ve devlet teorilerinin detaylarına girmeden, şöyle bir özetle konuya girelim: Devlet demek, kaide-kural demektir. Nizam ve intizam demektir... Anayasa, kanun, tüzük ve yönetmelik diye isimlendirilen normların, hiyerarşik etki ve gücüyle bu düzen tesis edilir. Dolayısıyla devlet düzeninde keyfiliğe, başıboşluk ve belirsizliğe, karışıklığa zinhar yer yoktur. Devlet kurumlarının düzenli ve ahenkli çalışması için, kimi zaman yazılı protokoller yapılır. Kurumlar arası ilişkilerde, her zaman da protokol aranmaz. Zira teamüllerin de, en az protokoller kadar hükmü vardır! 'Köklü devlet geleneğine sahip olmak' bu bakımdan çok önemlidir. Bu zenginliğe sahip devletlerde, kurumlar arası diyalog ve iş birliği mükemmeldir. Böyle ülkelere farklı gözle bakılır!.. Geçtiğimiz hafta, Emniyet-Savcılık ile MİT-Hükümet ekseninde yaşanan hadise, bizim köklü devlet geleneği ile katiyen bağdaşır bir durum değildir. Herhalde bu memlekette, emniyetle istihbaratın veya MİT ile savcılığın yolu ilk defa kesişmiyor! Böyle hallerde problemlerin nasıl çözüldüğü, sıkıntıların nasıl aşıldığına dair devletin kayıtlarında sayısız örnek var... Devlet umuru görmüş bazı zevatın, "Böyle garabet Patagonya'da dahi olmaz" diye isyan ettiği; bu hadiseye dair, namütenahi komplo teorisi üretilmiş durumda. Doğruları yansıtan analizler yanında, akla ziyan fikirler de bol miktarda mevcut. Acaba mesele yalnızca, devletin kurumları arasında bir misyon ve hukuksal yaklaşım çatışması mıdır? Yoksa kökü çok daha derinlerde, bambaşka dürtü ve hedeflerin yansıması mıdır? Herhalde hiç kimse, kasıtlı biçimde medyaya yansıtıldığı açık olan bu soruşturmayı, amatör görev aşkı ile izah edemez... Yürürlükteki kesin talimatnameye rağmen, amirinden bilgi saklamak, fakat devletin en mahrem kurumuna dair meselede tam aksine gizliliği ihlal etmek ne anlama geliyor?.. Devletin en tepesinden yükselen reaksiyonlara hiç aldırmadan, yapılan hukuki itirazları incelemeye dahi lüzum görmeden, ısrarla yeni hamlelere girişmek, salt yargı bağımsızlığını koruma gayreti midir acaba? Veya bu mesele, çokça ileri sürüldüğü üzere, terörle mücadelede "güvenlikçilerle müzakerecilerin çatışması" mıdır? Yoksa bu kılıf içerisinde çok daha başka hesaplaşmalar mı söz konusu? Daha da öteye, bu kapışma ve hesaplaşma sınır aşan boyutlarda mıdır? Şüphesiz, devletin ilgili birimlerinde buna dair mufassal malumat mevcut olsa gerek. Bu malumat varsa, problemin köklü çözümü de kolay olacaktır. Burada dış dinamiklerin rolü ne kadardır? Buna dair söylentiler, spekülasyon mesabesindedir. Devletin kayıtlarındaki veriler müstesna... Lakin bu olayın MİT Kanunu ile Ceza Usul Kanunu arasındaki çelişkiden ibaret olduğuna inanacak kadar da saf olamayız! Başka ülkelerde de, zaman zaman devletin organları arasında çatışmalar meydana gelmektedir. Hatta bir kısmı skandal boyutlarına da varmış, ciddi krizlere yol açmıştır. MİT'in eski ve yeni müsteşarlarının bu şekilde hesaba çekilmek istenmesini doğru okuyamazsak, işimiz yaş! Konu yalnızca bazı devlet sırlarının faş olması değil. Çok daha büyük operasyon(lar) söz konusu. Ona göre tedbir gerekiyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.