Mısır'da "patlak"lar büyürken...

A -
A +

Arap Âleminin 80 küsur milyon nüfuslu en büyük ülkesinde, yaşanan gerginlik nereye varacak? Hüsnü Mübarek'in 31 yıllık dikta rejimini üç hafta içinde devirmeyi başaran milyonların sokak ve meydan hareketi, bu defa ikiye bölünmüş vaziyette... Bir tarafta ülkenin son altmış yılında ilk defa yapılan hür seçimlerle, iktidara gelen siyasi yönetimi gerçek anlamda iktidar yapmak isteyen demokratlar var. Diğer taraftan 1952'de yapılan askerî darbe ile işbaşına gelen vesayetçi rejimin kalıntıları ve (dini bir rejimin oluşmasından korkan) laikçi kesimler... Bu haliyle Mısır, ne kadar da Türkiye'ye benziyor!.. Elbette siyasi, ekonomik ve sosyal problemleri Türkiye'den çok daha derin ve karmaşık olan Mısır'da, kısa bir zaman diliminde, dört başı mamur bir demokrasinin yerleşmesini beklemek beyhude olur. Orada da askerî ve yargısal bürokrasinin direnişi bütün haşmetiyle devam ediyor. Mısır Anayasa Mahkemesi, hür seçimle gelen ilk Meclisi ve yeni anayasayı yapacak olan kurucu meclisi feshetmişti. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Mursi, ant içme törenini o mahkemenin huzurunda yapmak zorunda kalmıştı hatırlarsınız... İşte o yüksek mahkemenin direnişi devam ediyor. Öyle ki, şimdi referanduma sunulmaya çalışılan yeni anayasayı hazırlayan ikinci "Anayasa Meclisini" de feshetmekle tehdit etti. Bu yüzden adı geçen Meclis, kapatılmadan evvel çarçabuk anayasa taslağını hazırlayıverdi. Böyle olunca bazı maddeler de yeterince tartışılmadı. Toplam yüz üyeden oluşan Meclis'te, seçimlerde yüzde 70 oranında halk desteği almış olan Müslüman Kardeşler ve Selefilerin yanında, Kıptî, sol ve liberaller de vardı. İşte bu kesimden 15 üye son anda Meclis'ten çekilince, nihai oylama yedek üyelerin katılımı ile yapıldı. Bu da yeni Anayasa'yı ta baştan tartışmalı hale getirdi. Aslına bakarsanız yeni anayasa çok da iyi hazırlanabilmiş değil. Bir kere çok uzun... Bizim 1982 anayasasından daha uzun. Tam 234 Madde. Aynı şekilde Milli Güvenlik Konseyi'nin yanında bir de Milli Savunma Konseyi getirmiş... Ama yazılıp çizilenlerin aksine, dini temelde yeni bir hüküm getirmiyor. Zira 1971 tarihli eski anayasada da, "Devletin dini İslâm'dır ve yasamanın temel kaynağı İslâm Hukuku ilkeleridir..." hükmü yer alıyordu. Yani laikçilerin ve Kıptîlerin kopardığı vaveylanın gerçek karşılığı yok. Lakin Mısır'da, şu sırada her türlü tezgâh iç ve dış odakların öncülüğünde tezgâhlanıyor. Eski rejimin adamları gizli-açık her eylemin içinde boy gösteriyor. Mursi karşısında kaybeden adaylar Hamdin Sabbahi, Amr Musa ve aday bile olamayan Muhammmed El Baradey ile diğerleri bir blok halinde hareket ediyor. Muhammed Mursi, yargının yeni bir kaos oluşturmasını önlemek için, kendi kararlarına yargısal denetimsizlik/dokunulmazlık getirdi. İşte dananın kuyruğu da burada koptu. Vesayetçilerle laikçiler, "Mursi Firavunlaşıyor" diye sokaklara fırladı. İktidar, ülkedeki karışıklıkların büyümemesi için, referandumun ertelenmesi dâhil; uzlaşmaya kapıyı aralık tutuyor ama malum muhalefet cephesi, diyaloğu da reddediyor! Bu ise Mısır açısından, eşikte bulunan tehlikenin büyüklüğünü gösteriyor. Mısır'da anayasa ve referandum patlağı daha da büyürse, felakete dönüşebilir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.