Mısır'daki kaos 61 yıllık vesayetin sonucudur...

A -
A +
1948'de İsrail ile girişilen ilk savaşta alınan yenilginin etkisi altında, Albay Cemal Abdünnasır'ın öncülüğünde kurulan Hür Subaylar Hareketi, dört sene sonra yine böyle bir temmuz ayında, (23 Temmuz 1952) Kral Faruk'u bir darbe ile devirmişti...
Hür Subaylar Hareketi, pek çok yönden 27 Mayıs'ın Milli Birlik Komitesine (MBK) benzer. Albay, yarbay ve daha çok binbaşılardan teşekkül ediyordu. Onlar da, tıpkı MBK'nın Cemal Gürsel'i darbe liderliğine getirmesi gibi, General Muhammed Necip'i başa getirdiler. İlginçtir ki, General Necip de Gürsel gibi ılımlıdır ve bir an evvel idarenin sivillere bırakılmasından yanadır... Lakin Necip'in yumuşaklık ve saflığı, bir süre sonra tasfiye edilmesine yol açacak ve ipleri bütünüyle Nasır ele geçirecektir.
Arap Milliyetçiliğini öne çıkaran ve İngiltere'nin kolonyal etkisinden kurtulmak için nispi başarılar da sağlayan Nasır ve ekibi, 1967'de İsrail'e karşı alınan çok ağır yenilgi sebebiyle büyük itibar kaybına uğradı. Önce istifa etti, sonra istifayı geri aldı vs. Nihayet 1970'te bir kalp krizinden ölünce yerine yardımcısı Enver Sedat geldi. Sedat, 1973 Ramazan Savaşı'ndaki kısmi başarı ve daha sonra 1977 ve 79'da imzalanan Camp David anlaşmaları ile Mısır'ın yerlerde sürünen itibarını bir ölçüde ayağa kaldırdı. Ancak o da 1981'de suikastla öldürülünce, bu defa onun yardımcısı Hüsnü Mübarek başa geçti ve tam otuz yıl koltuğu kimseye bırakmadı. Tam da monarşilerdeki gibi, yerine oğlu Cemal'i geçirme hazırlığında iken, Arap Baharı veya Arap Uyanışı denilen süreç başladı ve bildiğimiz şekilde Mübarek devrildi.
Devrilmesine devrildi, ama ülkede altmış yıldır hüküm süren vesayet rejiminin tortuları olduğu gibi kaldı. Bir tarafta ülke ekonomisinde de hatırı sayılır bir ağırlığa sahip askeri bürokrasi, diğer tarafta onunla dirsek temasındaki yargı bürokrasisi, "HALK DEVRİMİ" denilen hareketin gerçek manada şekillenmesine set çekti. Mısır'daki kaosun esas sebebi işte burada!.. 2011'de meydanları dolduran halk hareketi karşısında, eski düzenin artık sürdürülemeyeceğini gören ordu, sütre gerisine çekilir gibi yaparken, yüksek yargı organlarını öne sürdü. Yargı ülke tarihinde yapılan ilk serbest seçimler sonucu oluşan Parlamentoyu feshederek yangına benzin döktü... Vesayet rejiminin benzer reflekslerini ülkemizde de on yıllarca görmedik mi?
Parlamentoya cumhurbaşkanı seçimini yaptırmayan, yüzde 48 oy almış olan iktidardaki partiye kapatma davası açan, "Cumhuriyet Mitingleri" ile bugünkü Tahrir Meydanı tablolarını oluşturan refleksler... Tam bir sene önce yüzde 51.73 oy alarak seçilmiş olan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin istifasını ve erken seçime gitmesini isteyenler, gerçekte neyin peşinde? Mursi, beklenen başarıyı gösteremedi. Burası doğru. Mısır'da ekonomik sıkıntılar daha da arttı. Bu da doğru... Ancak Mursi'yi daha seçilmeden, her taraftan siyasal ve yargısal ablukaya alan vesayet düzeninin altmış yıllık ağırlığını ortadan kaldırmak da, elbette mümkün olamayacaktı.
Nitekim sokak hareketlerinde de, Fulul ve Baltacı grupları eski düzenin vurucu unsurları olarak işbaşında. Onlarla birlikte hareket eden diğer muhalifler, kesinlikle baltayı taşa vuruyor!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.