Obama'nın ikinci dönemi, İsrail ve Orta Doğu

A -
A +

Barack Obama, ikinci dönem başkanlık görevine resmen başladı. Bir yılı aşkın zamandır, seçim çalışmaları ve yeni yönetimin şekillenmesine yoğunlaştığı için, önemli bazı dış meseleleri zamana bırakan ABD Başkanı'nın, artık daha aktif olarak devreye girmesi söz konusu... And içme töreninden sonra yaptığı konuşmaya bakıldığında, Obama'nın yeni dönem politikaları için, şu ipuçları görünüyor: İlk olarak Obama, özellikle iç politikada çözüm bekleyen, önemli ve zor konulara eğilecek. 2012 yılını, Cumhuriyetçi Parti'nin Kongre'deki sert muhalefeti sebebiyle, çok zorlanarak kapatması ve ülkenin son anda "mali uçurumun kenarından dönmesi" durumu dikkate alındığında, özellikle ekonomik ve sosyal konularda, Yönetimin işi hiç de kolay olmayacak. Bu da iç meselelere daha çok vakit harcaması anlamına geliyor. İkinci olarak ABD Yönetimi'nin, siyasi ve stratejik ağırlığı Asya Pasifik Bölgesine kaydırmaya devam edeceği anlaşılıyor. Burada özellikle Çin'in, Süper Güce karşı meydan okumasının, dünya siyaset dengelerinde meydana getirdiği önemli değişim ve gelişmeleri kontrol altında tutmak ve yönetmek, Amerika'nın en önemli işi haline gelecek. Üçüncü olarak, yine Obama'nın konuşmasından anlaşıldığı kadarıyla; ABD bu dönemde, bölgesel ve küresel problemlerin çözümünde daha çok işbirliği yoluna gidecek. Bu şu anlama geliyor: Sovyetler Birliği'nin dağıldığı 1990'lardan, W. Bush'un başkanlık koltuğunu terk ettiği tarihe kadar, Amerika'nın kolaylıkla başvurduğu askeri güç kullanma, başka bir ifadeyle havuç yerine daha çok sopa zoru yöntemi yerine, artık diplomasiye ağırlık verilmesi. Yani muhataplarına parmak sallamak yerine, onları daha iyi dinlemesi... Elbette bu, ABD'nin sert güç kullanmaktan vazgeçtiği manasına gelmiyor! Ancak geçen zaman zarfında, ABD'nin hegemonik gücündeki düşüş ve yeni küresel güçlerin yükselişi, böyle bir değişimi zorunlu kılıyor. ABD, sertlik politikalarından bazı sonuçlar almakla birlikte, aynı zamanda önemli hasarlar da gördü. Irak ve Afganistan savaşlarının maliyeti bunu gösteriyor. Şüphesiz en önemli hasar da, meydana gelen itibar kaybıdır! Yeni dönemde Orta Doğu ve İran meselesi, yine ABD'nin önündeki en önemli konulardan biri olacaktır. İran konusunda, İsrail'in tehlikeli yaklaşımlarını dizginleyemezse, kontrolü imkansız gerilim ve çatışmalar baş gösterebilir!.. İsrail'deki son seçimlerde, Netanyahu ve ortağı Lieberman, önemli güç kaybına uğradı. İkisi birlikte ancak parlamentodaki sandalyelerin dörtte birine sahip... (120 sandalyenin 31'ini kazandılar.) Buna rağmen, yeni koalisyonun başında yine Netanyahu'nun yer alması bekleniyor. Geçen defa olduğu gibi, bu dönemde de hükümet pazarlıklarının uzun sürmesi bekleniyor. Ancak İsrail'de, sivil siyasetten ziyade; askeri doktrin her zaman baskın olduğu için, hükümetin sağ veya sol partilerden oluşması pek bir şey değiştirmiyor. Nitekim İsrail'in ilk kuruluş yıllarından 1970'lerin sonlarına kadar, ülkeyi sol partiler yönetti. Büyük savaşların tamamı da bu yıllarda cereyan etti... İsrail'in Filistin topraklarındaki iskân politikası ve İran'ın nükleer meselesi Obama'yı çok zorlayacak. Bir de Suriye meselesi var tabii!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.