Somali'deki saldırının kodları

A -
A +
Mogadişu'daki büyükelçiliğimizin ek hizmet binasına yapılan intihar saldırısı hakkında, büyük resme bakmadan söylenecek her söz eksik kalır... Büyük resim, yalnız Somali ve civarı değil, Afrika'nın tamamıdır. Özellikle 2005 yılından beri, Türkiye Afrika'da çok etkili açılımlar yapıyor. Bu açılımın, "Kara Kıta"nın iliklerini yüzyıllardır emen sömürgecileri rahatsız etmemesi, mümkün değildi. Sayın Cemil Çiçek'in de belirttiği gibi, "Birilerinin ayağına basmamamız imkânsızdı..." Nitekim sabık Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, "Afrika'da nereye kafamı çevirsem Türkiye'yi görüyorum..." diyerek rahatsızlığını fena halde dışa vurmuştu. Buna karşılık Ahmet Davutoğlu da, ekibine şöyle bir talimat vererek meydan okuyordu; " Darusselam'daki (Tanzanya) elçilik binamızı öyle görkemli yapınız ki, Sarkozy taa Paris'ten görsün!.." Evet, retorik de, reelpolitik de böyle... Çok doğru ve yerinde bir meydan okuma.
Ama her meydan okumanın bir bedeli vardır. Bu bazen doğrudan, bazen de dolaylı olarak tezahür eder. Arap Baharı veya "Arap Uyanışı" denilen yeni dönem, orta ve uzun vadede Türkiye'nin lehine neticeler doğuracaktır. Bunda tereddüt yok. Ama kısa vadede tersi durum söz konusu. Türkiye'nin Libya'da yaklaşık 25 milyar dolarlık bir ekonomik bağlantısı vardı. Fakat olayların patlak vermesiyle birlikte, bu ülkede bulunan 26 binden fazla vatandaşını can güvenliği sebebiyle tahliye etmek zorunda kaldı. Tahliye çok başarılı idi. Ancak ekonomik ilişkilerin eski halini alabilmesi için, hayli zamana ve tabii işlerin yolunda gitmesine ihtiyaç var. Suriye üzerinden yapılan kara ulaşımı çıkmaza girince, Irak güzergâhı ile ikame edilmeye çalışıldı. Ama Irak merkezî hükümetinin absürt politikaları yüzünden o kapı da kapandı. Daha uzun ve masraflı bir alternatif olmakla birlikte, Mısır üzerinden deniz yoluyla yapılmaya çalışılan ulaştırma hizmetleri de, son gelişmelerle birlikte önemli ölçüde kesata uğradı... Evet, bunlar hep olumsuzluklar.
Fakat bu olumsuzluklar söz konusu diye, Türkiye doğru ve tutarlı politikasını terk edecek değil. Her ülke benzer faturaları ödüyor. Başka da yolu yok!.. Somali, Afrika'nın en stratejik ülkelerinden biri... Hint Okyanusu ile çok uzun bir sahile sahiptir. Karşı kıyıdaki Yemen ile birlikte; dünya deniz ticareti için çok önemli bir okyanusa çıkış olan Aden Körfezi ve Bâb-ül Mendep Boğazı'nın iki daimi bekçisi... Ne yazık ki, Somali'nin problemleri çok büyük! 1969'da kansız bir darbe ile iktidara gelen General Siad Barre rejimi, 1977-78'de, Etiyopya ile ihtilaflı Ogaden bölgesi için giriştiği savaşta fazlasıyla yıprandı. Başlangıçta aynı askerî cunta içinde yer alan, genelkurmay başkanlığı, bakanlık, büyükelçilik ve istihbarat başkanlığı da yapan General Muhammed Farah Aidid, siyaseten ters düştüğü Cumhurbaşkanı Barre'ye karşı, Somali Birleşik Kongresi ve Somali Milli İttifakı örgütlerinin başında, sonu gelmez bir iç savaşa girişti. Barre ve "Savaş Lordu" Aidid'in mücadelesi, ülkeyi büsbütün tahrip etti. Barre, 1992'de ülkeden kaçtı. 1995'te Nijerya'da öldü. Kendisini Cumhurbaşkanı ilan eden Aidid de bir yıl sonra öldü, ama Somali hâlâ iç savaşın girdabında.
Bu kısım yarınki yazı konusu...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.