Bugün 14 Aralık... Bugünü saymazsak iki gün sonra; Türkiye'nin geleceği ile alakalı olarak son elli-altmış yılın en önemli dönüm noktasını yaşıyor olacağız. 1947'de Truman Doktrini ile yeni bir döneme giren Türkiye-ABD münasebetleri, 1952'de ülkemizin NATO 'ya girmesi dış politikamızda çok önemli kilometre taşları idi. 1959 yılında başlayıp bugüne kadar, tam kırk dört yıldır; inişli ve çıkışlı bir seyir izleyen Avrupa Birliği ile bütünleşme serüveni de önümüzdeki en az elli seneyi derinden etkileyecek şekilde, 17 Aralık Cuma günü yeni bir safhaya giriyor. AB Dışişleri komisyonunun raporu, bugün AB Parlamentosunda oylanarak zirve öncesi son şekline kavuşacak. Ancak hemen belirtelim ki, bu rapor tavsiye niteliğinde. Yani liderleri tamamen bağlayıcı bir gücü yok. 17 Aralık Cuma akşamına, yani son dakikaya kadar bunun üzerinde değişiklik teklifleri verilmeye devam edilecek. Esas karar liderler zirvesinde alınacak. Daha da esası, bu kararın temel noktalarını, AB'nin öncüsü ve lokomotifi olan büyük ülkeler belirleyecek. Evet, zirveye oy hakkı sahibi 25 ülke katılacak ama, herhalde, Almanya ile Slovakya'nın, yahut Fransa ile Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ağırlığı ve etki gücü aynı olmayacak. Vakıa geçmişte özellikle Hıristiyan Demokratların yönetimindeki Almanya, Yunanistan'ı her fırsatta öne sürerek Türkiye'nin AB yolunu tıkama politikasını iyi oynadı. Ama bugün, hem Yunanistan, hem de Türkiye, bu kabil ayak oyunlarına gelmeyecek derecede bilinçlenmiş durumda. Her ne kadar benzer oyunlar yine sahneye konulmak isteniyorsa da, devir artık çok değişti ve bayatlamış yöntemler beklenen sonucu vermiyor. Almanya ile birlikte AB'nin "Çelik Çekirdek" ini teşkil eden Fransa; bir süreden beri kendi iç kamuoyundan kaynaklanan sebeplerle, Türkiye'nin canını sıkan çıkışlar yapıyor. Ancak bu katı tavrın önümüzdeki Cuma günü yumuşayacağına dair belirtiler de artıyor. 17 Aralık'ta; Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya ve tabii dönem başkanı Hollanda'nın tavrı sonuç üzerinde doğrudan etkili olacaktır. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, zirve öncesi kritik dönemde, Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için son kozlarını oynuyor. Ancak şu ana kadar, öyle aman aman bir sonuç elde ettikleri de söylenemez. Türkiye'nin sergilediği kararlı tavır, onların işini zorlaştırıyor. Aynı şekilde başka ülkelerin de araya sokuşturmak istediği, bir kısmı hakikaten saçma ve yersiz şartlar da benimsenmedi. Bu çerçevede Fransa'nın dayatmak istediği "özel statü" ucubesi şimdiden rafa kalkmış durumda. Yani genel hatlarıyla, şu dakikaya kadar, Türkiye'nin üyelik müzakereleri için tarih alma yolu açık görünüyor. Hakim beklenti, hem içte hem de dış mahfillerde bu istikamette. 17 Aralık'a hızla ilerlerken, içerde ve dışarda girişilen bazı irili ufaklı provokasyon denemeleri de; şükürler olsun, kötü niyetli odakların beklediği gibi bir sonuç doğurmadı. Aksine, bazı yabacı gazetelere verilen malum ilanlar, imzacıların şahsiyetleri ve fikirleri hakkında kafa karışıklığı yaşayan bir kısım kamuoyunun fikirlerinin netleşmesine de yardım etmiş olabilir... Son günlerde Avrupa medyasında ülkemiz hakkında yoğun bir haber ve yorum trafiği yaşanıyor. Avrupa gazete ve televizyonlarının haberlerine baktığımızda, büyük çoğunluğun objektif bir yaklaşım içinde olduğunu görüyoruz. Bazıları hâlâ Türkiye'nin üyeliğine itirazlarını sürdürürken, çoğunluk ülkemizin Avrupa ile bütünleşmesini gerekli görüyor. Bu şekilde üyeliğimize olumlu bakanların gerekçeleri de ilginç; Bir tarafta AB'nin küresel bir güç olması için Türkiye'nin üyeliğini gerekli görenler yanında, İslam dünyası ile iyi ilişkiler ve medeniyetler çatışmasının önlenmesini düşünenler de var. Yine muhalifler, Türkiye'nin AB'ye getireceği ilave maliyetletleri abartmayı sürdürürken, beri taraftakiler öyle korkulduğu gibi bir durumun meydana gelmeyeceğini, şimdilerde ileriye sürülen göç tehlikesinin ifade edilen boyutlarda gerçekleşmeyeceğini dile getiriyorlar ki, bu şekildeki sağduyulu yorumların sayısı her geçen gün artıyor. Keza Türkiye'ye verilen sözlerin tutulmasının ahlaki gerekliliğinin üzerinde duranların sayısı da 17 Aralık öncesinde epeyce yükselmiş durumda. Özetlersek, son kartların açıldığı bugünlerde, genel gidişat olumlu yönde seyrediyor.