Yazının başlığını Taraf gazetesinden ödünç aldım. Kısacık bir haberdi. Dünya su günü münasebetiyle, başlarının üzerinde su dolu bakraçları taşıyan Karaçili kadınların çilesini dile getiren resmin hikâyesi idi... 1993 senesinden beri, 22 Mart "Dünya Su Günü" olarak idrak ediliyor. Bütün canlıların (insan, hayvan ve bitki) yegane, yani hiç alternatifi olmayan hayat kaynağı; yani yeryüzünün en stratejik maddesi olan su için, sadece bir günü özel olarak algılamak ne derece doğru ve sağlıklı olabilir ki?!. Ve o bir tek günü de, genellikle beylik laflar ve çoğu eskimiş milli veya milletlerarası kuruluşların raporlarıyla geçiştirmek... İşin doğrusu hiç kimse, hiçbirimiz suyun kıymetini bilmiyoruz. Suyun değerini anlama ve koruma noktasında da pek fazla bir şey yaptığımız söylenemez. Dünyanın dörtte üçü (Yüzde 71.4) su imiş ama, gelgelelim bugün altı kıta üzerinde yaşayan altı milyardan fazla insanın dörtte biri yeteri kadar suya erişemiyor. Yarıya yakını da yeterince temiz sudan mahrum. Ve her yıl bilmem kaç milyon insan, su kıtlığı ve kirli sudan kaynaklanan sari hastalıklardan ötürü hayatını kaybediyor. Dünyanın dörtte üçü su ama, bugün yararlanılabilen tatlı su miktarı, mevcut suyun sadece binde kırkı, yani yüzde yarımın da altında... Ayrıca bu su kaynaklarının yeryüzündeki dağılımı da çok farklı. Küçük bir mukayeseli rakam verelim. Lübnan, Suriye, İsrail, Filistin ve Ürdün'ün kıyıdaş olduğu Ürdün (Şeria) Nehrinin yıllık su kapasitesi sadece 1.5 milyar metreküp. Yani Fırat'ın yirmide biri kadar. Mısır ülkesi nüfusunun yüzde 97'sine hayat kaynağı olan Nil nehri, Fırat ve Dicle'nin toplamı (31.5+53 milyar m3) kadar. Ama bütün bu nehirlerin toplamı, mesela bir Tuna kadar (205 milyar m3) su taşımıyor!.. Bir de nehirlerin kirlenme meselesi var. Mesela Çin'deki nehirlerin yüzde ellisi, Hindistan'dakilerin yüzde yetmişi tamamen kirlenmiş vaziyette. Geçen hafta bugün Cumhurbaşkanı Sayın Gül ve heyeti ile birlikte, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin merkezi Kinshasa'da, Kongo Nehrinin kenarında idik. Tam on ülkenin toprağını kesip geçen Kongo Nehri, Afrika kıtasındaki yüzey akışının yüzde kırkını taşıyor. Fakat heyhat, elçilik görevlilerinin bize yaptığı ikazlarda; kapalı şişe suyu dışındaki sularla dişlerimizi dahi fırçalamamamız söyleniyordu. Kongo Nehri, kıyıdaş ülkeler için sıtma başta olmak üzere pek çok hastalığın kaynağı... Avrupa'nın birçok nehrinde, nitrat miktarı, normalin kırk beş kat üstünde! Küresel ısınma tehdidi ve kuraklık tehlikesi de cabası. İşte dünya su gününde durum...