Talabani sonrası Irak...

A -
A +

Bu satırların yazıldığı sırada, Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin sağlığı hakkında çelişkili haberler geliyordu. Beyin kanamasına bağlı olarak felç geçirdiği için hastaneye kaldırıldığı bildirilirken, resmî makamlarca yalanlanan haberlere göre ise, Talabani'nin öldüğü söyleniyordu. Nitekim Suriye kökenli gazeteci-yazar Hüsnü Mahalli, Twitter hesabında, Mam (Amca) Celal için başsağlığı mesajı bile yayınladı... Sizler bu yazıyı okurken, haberler hangi safhada olur bilemeyiz. Ama gerçek şu ki, Irak açısından artık Talabani sonrası dönem başladı diyebiliriz. Talabani'nin sağlık durumu zaten hiç iyi değildi. Daha önce defalarca rahatsızlanmış ve bay-pas ameliyatı da olmuştu. Yürümekte dahi zorluk çekiyordu. Bu yüzden 2010 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, tekrar aday olmak bile istememişti. Ancak Amerika'nın ısrarıyla yeniden aday olmuş ve seçilmiş(!)ti. Bilindiği üzere, küresel güçler dünya politikasını dizayn ederken, çoğu kez kendilerine yakın olan ve destek veren azınlıkların, çoğunluktaki halkları yönetmesini sağlar ve bunu gerekli görürler. Bu şekilde siyasi ve stratejik dengeler kontrol altında götürülebilir çünkü... Irak'taki Şii çoğunluğu, Saddam Hüseyin liderliğindeki azınlık yönetirken veya Suriye'deki Sünni çoğunluk, Hafız Esad liderliğindeki Nusayri azınlık tarafından idare edilirken, böyle bir denge vardı... Aynı şekilde, Bahreyn'deki Şii çoğunluğa karşılık, yönetimin Sünni azınlık elinde olması, İngiltere'nin 20. Asrın başından beri titizlikle izlediği bir siyasi tercih idi... Benzer durum 2003 yılındaki ABD işgalinden sonra da, Irak'ta devam ettirildi. Sünni ve Şii Arap çoğunluğun başına, Kürt azınlığa mensup Celal Talabani Cumhurbaşkanı olarak "tayin edildi"... Keza en önemli bakanlıklardan biri olan Dışişleri Bakanlığı da, yine bir Kürt'e, Hoşyar Zebari'ye verildi. 2005 yılından beri sopa zoruyla devam eden bu zoraki yönetim yapısı, nereye kadar devam edebilirdi? İşte şimdi bu sorunun cevabı her şeyden daha öncelikli hale geldi. Bu saate kadar Talabani ölmemişse bile, bundan böyle Cumhurbaşkanı olarak görev yapması, çok büyük ihtimalle mümkün olmayacak. Bu durum hem Irak'ın Merkezî Yönetimi ve toprak bütünlüğü, hem de Kuzey'deki Özerk Kürt Bölgesi için son derece kritik! Zira Celal Talabani, Irak Kürdistan Bölgesi ile Bağdat Hükümeti arasında dengeli bir aracı ve iki tarafı birbirine bağlayan bir bağ konumundaydı. Bundan sonra bu rolü oynayabilecek bir figür bulunabilecek mi? Çok ama çok zor!.. Mesut Barzani ile (iktidarda kaldığı takdirde) Nuri El Maliki arasında, siyasi diyaloğu sağlayacak bir mekanizma bulunmadığı takdirde, Irak'ın fiilî bölünmüşlüğü kısa zamanda resmîleşebilir. Talabani'nin sahneden çekilmesi, Kuzey Irak'ta da yeni çekişme ve çatışmalara yol açacaktır. 1950'li yılların başından itibaren Kürt hareketinin içinde aktif olarak rol alan Talabani, Mesut Barzani'nin babası Mustafa Barzani ile büyük ihtilaf yaşamıştı. 1975 yılında, KDP'ye karşı KYB'yi kuran Talabani, babasının ölümünden sonra, Mesut Barzani ile de yıllar süren çok kanlı çarpışmalara girdi. Halen dahi, iki taraf arasında husumet devam ediyor. Mam Celal'in ölümü, Irak'ta ve bölgede çok şeyi değiştirecek!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.