Trafik kazaları ve eğitim

A -
A +

Türkiye'de ulaşım sektörü denilince akla kara ulaşımı gelir. Aslan payı tartışmasız ona aittir. Ülkemizin üç tarafının denizlerle çevrili olması, demir yollarının neredeyse tümüyle ihmal edilmiş olması vs. hep tartışıla gelir ama, kara ulaşımına yüklenmekten de geri durulmaz... Yolcuları da, yükleri de hep tekerlekler üzerinde bir yerden bir yere nakletmeye çalışırız. Öyle ki, şayet istatistikler doğru ise, Türkiye'deki kamyon sayısı bütün AB ülkeleri toplamından fazla!.. Herhalde otobüs sayısında da benzer rakamlara sahibiz. Türkiye petrol üreticisi bir ülke değil. Tam tersine, bu alanda yüzde seksen mertebelerinde dışa bağımlı bir memleket. Coğrafi olarak daha çok engebeli bir araziye sahip. Dolayısıyla karayolu yapımında ekstra fiziki ve mali zorluklar sözkonusu. Böyle olunca da yol standartları açısından hayli müşkül durumda. Gelişmiş ülkeler ayarındaki yollarının uzunluğu, genele göre pek az... Mevcut araba lüksü ile taban tabana zıt! Buna karşılık nüfus artışı gelişmiş ülkelere göre yüksek ve düzensiz ve hızlı bir şehirleşme yaşanıyor. Şehirleşme ile birlikte başgösteren yeni ihtiyaçlar, tüketim alışkanlığını, araba üretim ve satışlarını körüklüyor. Ekonomistler belki farklı terimlerle bu durumu ifade ederler ama, netice değişmez. Yani iş aynı noktaya gelir. Arabalar artık yollara sığmıyor, başka bir ifadeyle, bu altyapı bu trafiği kaldıramıyor. Yol yetersizliği, standart düşüklüğü, coğrafi yapı ve iklim şartlarının üzerine eğitimsizlik, dikkatsizlik, mevzuat boşluğu vs. binince sonuç da felakete dönüşüyor! Her sene trafik kazalarında ölen ve yaralanan vatandaş sayısı, büyük çaplı bir savaşın kayıpları kadar. Bunun yanında meydana gelen maddi hasar da yine ürkütücü boyutlarda. Gün geçmiyor ki, gazete sayfaları ve tv. ekranlarında hurdahaş olmuş bir otomobil veya kamyon ve içinde sıkışarak hayatını kaybetmiş insan görüntüsü olmasın. Daha bir hafta önce bayram tatili dolayısıyla, kalabalıklaşan yollarda; üç-dört gün içinde vukua gelen kazalarda yüze yakın insanımızı kaybettik. Yaralı sayısı da tam olarak belli değil... Geçtiğimiz Pazartesi günü, İstanbul'un sadece bir bölümünü etkileyen şiddetli kış şartlarından ötürü yüzlerce trafik kazası meydana geldi. Şimdiye kadar her vesile ile alındığı söyelenen tedbirler, kazaların önlenmesinde beklendiği kadar etkili olamadı. Şimdilerde müzakere tarihi almaya çalıştığımız Avrupa Birliği ile en fazla sıkıntıya düşeceğimiz konulardan biri de trafik düzeni ve standartları! Peki bu meselenin altından nasıl kalkabileceğiz? Mevzuat değişikliği yapılabilir. Daha sıkı denetim ve daha yüksek cezalar getirilebilir. Ama işin esası olan uygulamadır. Bunun da esası eğitimdir. (TŞOF)'un eğitim gayretleri... Türkiye Otomobilciler ve Şoförler Federasyonu (TŞOF), 1953 yılında kurulmuş. Yani 51 yıllık bir kuruluş. 507 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Kanununun hükümlerine tabi olup, TESK'e (Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu) bağlı 11 federasyondan biridir. Araç sahibi ve şoför esnafından müteşekkil 1.5 milyon üyesi ile Türkiye'nin en geniş mesleki kuruluşlarından biridir. İl ve ilçelerde toplam 675 oda başkanlığına sahiptir. TŞOF'un 15 kişilik yönetim kurulu yanında, 64 oda başkanından meydana gelen bir de Danışma Kurulu bulunuyor. Federasyonun görevlerinden birisi de TRAFİK KAZALARINI AZALTMAK. Yine bu maksatla olacak ki, kuruluşun hizmet birimlerinden birisi de TRAFİK EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ'dür. Uzun yıllardan beri TŞOF'un genel başkanlığını yürüten Derviş Günday, aynı zamanda TESK'in de hali hazırdaki genel başkanıdır. Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu Yönetimi olarak, Günday ve ekibi, trafik eğitimine katkı ve trafik kazalarının önlenmesi için çeşitli etkinliklerde bulunuyor. Bu çerçevede çeşitli kitapçık, broşür, afiş, kısa metrajlı film vs. üretip dağıtarak Türkiye'nin kanayan bir yarası olan trafik problemine imkanları ölçüsünde çözüm bulmaya çalışıyor. TŞOF, yine bu maksatla Kırıkkale, Kırşehir, Kulu (Konya) ve Sivrihisar (Eskişehir) da eğitim ve dinlenme tesisleri var. Görme fırsatını bulduğumuz Kırıkkale'deki eğitim ve dinlenme tesisleri gerçekten çok mükemmel. Özürlü vatandaşlar için de gerekli düzenlemelerin yapıldığı tesisler her yönden yeterli fonksiyona sahip. Konuklar için süit ve normal odalardan tutun da şoförler evi ve işçi yatakhanelerine kadar her şey itinalı olarak düşünülmüş. Diğer yerlerdeki tesislerin de dört dörtlük olduğunu söylediler. TŞOF'un hizmet ve eğitim maksadına uygun tarzda işletilen tesislerin yeteri kadar tanınıp tanınmadığını veya gerekli ilgiyi görüp görmediğini bilmiyorum. Ancak ülkenin buna benzer tesislere çok ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. Bir de tabii eğitime olan ihtiyacımız meydanda!.. Yeter ki, bu ihtiyacın ölçüsüne göre, bilinçli olarak eğitime de kendimizi verebilelim. Aksi halde ne kadar lüks ve fonksiyonel tesis yaparsak yapalım, trafik derdimiz bitmez... Bunu hatırdan çıkarmayalım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.