Türk-Alman ilişkilerinin kısa geçmişi...

A -
A +

Bundan tam 21 yıl önce, Türk-Alman ilişkileri âdeta buzdolabında idi... Tesadüf bu ya, 1991 yılı Ekim'inin sonunda yine bir grup gazeteci ile birlikte, Almanya'da idim. Almanya'nın ilk cumhurbaşkanı Friedrich Ebert Vakfı'nın organizasyonuyla, iki Almanya'nın birleşmesi sonrasındaki gelişmeleri inceliyorduk. Parlamentoya yaptığımız ziyaret esnasında, Sosyal Demokratların o zamanki grup başkanvekili Norbert Ganzel, hayli kibirli bir eda ile; "Biraz evvel genel kurulda karar aldık. Türkiye'ye 24 milyon Marklık silah satışına ambargo koyduk..." dedi. Ganzel'in o tepeden bakan konuşmasına karşılık, Türk vatandaşı bir gazeteci olarak şu cevabı verdim: "Türkiye büyük bir ülkedir. 24 milyon Mark çok para değil. Saddam'ın topla tüfekle kovduğu 500 bin Kürd'ün, Güneydoğu bölgesinde sadece çevreye verdiği zarar 50 milyon Mark'ın üzerindedir..." (Gerçekten o sırada canlarını kurtarmak için dondurucu soğukta ülkemize sığınan çaresiz insanlar bölgedeki ağaçları vs. keserek ısınmaya çalışıyordu. İçler acısı bir manzara vardı. Ve ne yazık ki, bugün Suriyeli mülteciler konusunda olduğu gibi, Kuzey Irak'tan gelen 500 bin mülteci için Batı Dünyası kılını kıpırdatmadığı gibi, bir de utanmadan Türkiye'nin sığınmacılara yeteri kadar iyi hizmet vermediğini söylüyordu...) Ganzel Türkiye'nin Güneydoğu'da Özel Timleri kullandığını söyleyince de, taşı gediğine koyarak şunları söyledim: "Dünyada teröre karşı özel timleri kullanan ilk ülke, yanlış bilmiyorsam Almanya'dır. GSG-9 Timleri sizin değil miydi?" Bu karşılıkla Bay Ganzel'in tavrı değişip yumuşadı ve daha makul bir görüşme sürdü... Almanya'nın Türkiye'ye uyguladığı ambargo, 1992 yılının Mayıs sonlarında ve ancak Hans Dietrich Genscher'in dışişleri bakanlığını bırakmasından sonra kalkmıştı. Bilindiği gibi, gençliğinde Hitler'in gençlik teşkilatında ve çeşitli Nazi birliklerinde de çalışan ve 23 yıl boyunca dışişleri bakanlığı yapan Genscher, küstahça bir açıklama ile Yugoslavya'da uygulanan modelin Güneydoğu Bölgesi için de uygulanabileceğini söyleyecek kadar ileri gitmişti!.. Almanya'da Helmut Kohl döneminde devam eden 16 yıllık (Federal ve Birleşik Almanya) Hristiyan Demokratlar iktidarı sırasında, Türkiye'ye karşı hep soğuk rüzgârlar esti. Sürekli olarak AB'ye üyeliğimizin önüne duvar örüldü. Yunanistan da bu iş için alet olarak kullanıldı... Bugün de yine Hristiyan Demokratlar iktidarı işbaşında. Angela Merkel'in de tavır olarak Kohl'dan hemen hiç farkı yok!.. Ama her şeye rağmen, Türkiye'nin Almanya ile dış ticaret hacmi 2011 yılı sonu itibariyle 37 milyar Dolar'a (23 milyar ithalat ve 14 milyar ihracat) ulaşmış. Rakamlar dengesiz. Bizim için ithalatta Almanya 1. sırada, Almanya için Türkiye 22. sırada... Fakat her sene ülkemize gelen turist sayısında Almanlar birinci sırada. Almanya'da halen resmî olmayan rakamlara göre, 3 milyonu aşkın Türk yaşıyor. Bunların yaklaşık 1 milyonu artık Alman vatandaşı... Türkler, bu ülkede yaşayan yabancıların üçte birini temsil ediyor. Evet, her şeye rağmen ekonomik ve sosyal münasebetler bu derece ileri seviyede. Ve bugün Berlin'de, Başbakan Erdoğan, Avrupa'daki en büyük sefaret binamızı açıyor. Hayırlı uğurlu olsun!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.