Türkiye'nin ‘insani' yüzü...

A -
A +

Ankara Feribotu'nun dün itibariyle tamamladığı mükemmel görev, herhalde insani konulara duyarlı olduğunu iddia eden dünyanın bütün devletlerinin dikkatini en keskin biçimde çekmiş olmalıdır... Daha önce Libya'da olaylar başlar başlamaz, yaklaşık yirmi altı bin vatandaşını sür'atle ve emniyetle; tereyağından kıl çeker gibi, çatışma bölgelerinden alarak anavatana getiren Türkiye, organizasyon becerisi ve operasyon kabiliyeti açısından dış dünyadan büyük takdir toplamıştı... Aynı tahliye işlemini yaklaşık altı bin yabancı uyruklu insan için de gerçekleştiren Türkiye, pek çok ülke tarafından gıpta ve hayranlıkla izlenmişti. O günlerde yazdığımız yazılarda ve televizyonlarda yaptığımız konuşmalarda, bu operasyonların Türkiye'nin gelecekte daha büyük ölçekte uluslararası operasyonlarda görev almasının habercisi olduğunu ifade etmiştik. Nitekim çok geçmeden bu tahminimiz gerçekleşti. BMGK'nın 1973 sayılı kararına istinaden Libya'ya karşı başlatılan müdahale çerçevesinde, Türkiye'nin üstlendiği görev tamamen insani yardım maksatlıdır. Başbakan Erdoğan'ın "Biz Libya'da halka silah doğrultan taraf olmayacağız..." şeklinde çok net biçimde ifade ettiği üzere, Türkiye'nin; ne havadan bombardıman, ne de bir kara harekâtına (Ki, BM kararı Libya'nın işgaline yol açacak böyle bir operasyona kapalıdır. İ.K.) katılma düşüncesi yoktur. Ama Türkiye bütün imkân ve kabiliyetleriyle, insani yardıma hazırdır. Bunun en çarpıcı uygulamalarını da gerçekleştirmektedir. Sıcak çatışmaların bütün şiddetiyle hüküm sürdüğü Libya'nın Misrata limanına giden Ankara Feribotu, 321'i yaralı ve hasta olmak üzere, toplam 479 kişiyi alarak salimen İzmir'in Çeşme Limanına ulaştırdı. Bunların içinde Libya'dan başka ülke vatandaşları da (İngiltere) vardı. Burada kurulmuş bulunan yedi adet sahra hastanesi, hava ve yer ambulansları, her türlü müdahale için hazır bekleyen sağlık ekipleri vs. ile, Türkiye; bu tür insani meselelere ne kadar geniş çaplı müdahale etme imkân ve becerisine sahip olduğunu ortaya koyuyordu. Esasen Asya ve Afrika kıtalarındaki bütün tabii afetlere daha önce yaptığı müdahalelerde de, (Mesela Pakistan'daki büyük sel felaketinde) ülkemiz bunu göstermişti. Ama Libya'daki insani operasyonların çok daha başka özellikleri var. Zira orada isyan hali ve silahlı çatışma ortamı söz konusu. Nitekim Ankara Feribotu, bu şartlar sebebiyle, tam dört gün boyunca Misrata limanının açıklarında beklemek zorunda kalmıştır. Ama yine aynı şartlar altında Türk ambulansları Misrata şehri içinde ev ev dolaşarak yaralıları da toplamayı başarmıştır. Bu görev esnasında Türk Silahlı Kuvvetlerinin jetleri ve harp gemileri, havadan ve karadan koruma yapmıştır. Halihazırda Libya toprakları ve karasularında böyle bir insani yardım operasyonunu yapan Batılı bir ülke yoktur. Keza halihazırda hem Kaddafi Yönetimi ve hem de Geçici Milli Konsey ile düzenli görüşmeleri yürüten ülke de Türkiye'dir. Bu çerçevede Kaddafi Yönetimini temsilen dışişleri bakan yardımcısı Ankara'ya gelerek, taraflar arasında ateşkes sağlanması yolunda görüşmelerde bulunmuştur. Özetle belirtmek gerekirse, Türkiye; Libya'daki iç buhran dolayısıyla meydana gelen insani dramlara, en etkili biçimde müdahale ediyor. Bu uğurdaki insani çabaları, uluslararası arenada şüphesiz çok olumlu yankı uyandırmaya devam edecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.