"TÜRK"ün tarifini nasıl yapacağız?!.

A -
A +
1982 Anayasasının 66. Maddesindeki vatandaşlık tarifinin, yeni anayasada nasıl yapılacağına dair tartışmalar, şu sıralarda iyice alevlenmiş durumda. 300 "aydın" tarafından imzalanan bildiri, bu tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı... 
Ancak yapılan tartışmaların ne derece ilmî ve rasyonel olduğu konusunda ciddi tereddütler var. Mesela, Meclis Uzlaşma Komisyonu ve az sayıdaki hukukçu dışında, ahkâm kesenlerin kaç tanesi, mevcut anayasanın 66. Maddesinin gerekçesini okumuştur? O madde çerçevesinde, bugün problem olarak kabul edilen "Türk" ifadesinin kullanılma biçimi ve kullanılma maksadı, ne ölçüde isabetlidir? 
1961 Anayasasının "VATANDAŞLIK" başlığını taşıyan 54. Maddesi, "TÜRK VATANDAŞLIĞI" şeklinde, aynen 1982'ye transfer edilirken meğerse hangi amaç güdülmüş, aynen aktaralım: "... Bu şekilde vatandaşlık bağının Türklüğü kazandırmada daha kuvvetli bir bağ olduğu vurgulanmak istenmiştir." Hepsi de "ÂKİL" olan, pek çok kişinin tetkik ve teftişinden geçtiği halde, baştan aşağı çelişkili ve problemli bir metin, 66. Madde!.. Esasen "anayasal vatandaşlığın" tanımı ve statüsü belirlenirken, günün birinde (hakikatte o günlerde de vaki olan), bir etnik temelli Türklük tartışmasına kapı aralanmış. 
"Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür" dediğinizde, mesela sonradan 'Türk vatandaşlığı' statüsünü kazanmış bir Afrikalıyı, anayasal vatandaşlık konumunun dışında, etnik bir tahavvüle mi tabi tutmuş olursunuz?!. Bugün bazılarının, bilerek veya bilmeyerek körüklediği tartışmaların içinde, bu absürt durum da var. Bu yüzden de kimileri, Anayasa'da yer alan "Türk" ifadelerini bütünüyle kaldırmak gibi, gülünç tekliflerde de bulunuyor... Maddenin 2. Fıkrasında, "Türk Babanın veya Türk ananın çocuğu Türk'tür" dedikten sonra, "Yabancı babadan ve Türk anadan olan çocuğun vatandaşlığı kanunla düzenlenir" ilavesi yapılmıştı. Gerekçede belirtildiği üzere, Türk anadan doğan evlilik dışı çocuk dahi, Türk kabul edilirken, bu hüküm nereye oturtulabilirdi? 1961'den olduğu gibi aktarılmış olan bu cümle, nihayet çelişki ve anlamsızlığı fark edilerek, 2001 yılındaki değişiklikle kaldırıldı. 
Bir bakışta görüldüğü üzere, 66. Maddede bazen vatandaş yerine (herhalde) bilerek Türk ifadesi kullanılmış. Dördüncü fıkrada; "Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz" deniliyor. Özetle bu maddeyi mercek altına yatırdığınızda, Türklük tarifinde; Türkiye Cumhuriyeti dışındaki Türk Devletleri ve onların vatandaşları ile etnik kökenlerinin (Türkmen, Azeri, Kırgız, Kazak vb.), nasıl konumlandırılacağı da yeni bir problem olarak karşınıza çıkar. Bazıları bu görüşü saçma bulabilir. Ama evrensel ölçekte bir anayasa yapma iddiasındaysanız, her inceliği düşünmek zorundasınız değil mi! Aksi halde, bir 'akıllının' kuyuya attığı taşı çıkarmak için; kırk değil, kırk bin "âkil" adam bile yetmiyor.
Şayet beş cümleden müteşekkil bir kanun maddesinde, on beş defa çelişki ve mantık hatasına düşerseniz, netice bugünkü gibi olur. Bu defa bazıları, bütün Türk ifadelerini "Türkiye" yapalım, diye akıl verir. Zaten "âkil insan" listelerine de, böyle giriliyor!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.