Üçüncü sandıkla yeni anayasa gelir mi?

A -
A +
Çarşamba ve perşembe günkü yazılarımızda, siyaset gündemini hayli işgal eden "üç sandık" meselesini, kısmen yazdık. Bugün de devam edelim... Türkiye'nin kırk küsur yıldır tartıştığı, ancak bugüne dek köklü şekilde çözüme kavuşturamadığı anayasa meselesi, daha çok su kaldıracağa benziyor!
AK Parti'nin yeni yasama döneminde, kendi anayasa çalışmasını parlamentoya taşıması durumunda, çok hareketli ve hararetli bir siyasi sürecin başlayacağını söyleyebiliriz. Salı günkü grup toplantısında, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemine asla ve kat'a izin vermeyeceklerini, hayli yüksek bir ses tonuyla haykırıyordu. CHP'nin bu tarz bir direnişine, MHP de katılır mı, katılmaz mı, zaman gösterecek. Ancak MHP'nin mevcut şartlarda AK Parti'ye destek vermesi de, beklenen bir durum değil. AK Parti anayasa taslağında, başkanlık; yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı sistemi mi getirilecek, yoksa kendi deyimleriyle, "rasyonalize edilmiş parlamenter sistem" üzerinde mi mutabakat aranacak? Burası net değil. Fakat taslak muhtevası ne olursa olsun, tek partiye ait olması, daha baştan katı bir muhalefetle yüz yüze kalma sonucunu da getirecektir.
Bu arada, başkanlık veya yarı başkanlık gibi, sistem değişikliği getirecek bir anayasa teklifine, AK Parti içinde de doğabilecek reaksiyon ve muhalefeti hesaba katmak gerekiyor. Bu noktada, diğer partilerden devşirilebilecek sınırlı sayıda oyun yetmeyeceği açık. Yani en az bir parti ile kurulacak sağlam bir ittifak olmadan, netice almak imkânsız. AK Parti cenahından gelen açıklamalarda, A, B, C planlarından bahsediliyor. Sistem değişikliğinde ısrarcı olmadıklarını belirterek, uzlaşma yolunu sonuna kadar zorlayacaklarını, bu mümkün olmazsa, 2015 seçimlerinde, tek başına anayasa yapma gücünü sağlayacak çoğunluğu isteyeceklerini ifade ediyorlar. Bu söylemde de, yeni bir anayasa ihtimalinin düşüklüğü açıkça fark ediliyor.
Diğer taraftan zamanlama meselesi de problemli. Şayet yarı başkanlık veya partili cumhurbaşkanı gibi değişikliklerde ısrar edilecekse, yeni anayasanın 2014 Ağustos'undan, yani cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce gerçekleşmesi idealdir. Aksi halde, cumhurbaşkanlığı seçimleri, mevcut anayasa hükümleri çerçevesinde yapılacak demektir. Bu durumda Hüseyin Çelik'in telaffuz ettiği 2014 Kasım ayı tarihinin, cumhurbaşkanının konumu ve getirilecek yeni sistem adına, etkileri hayli tartışmalı olacaktır. Buradan hareketle, AK Parti'nin yeni anayasayı, parlamenter sistem çerçevesinde sonuçlandırması, yani Meclis çatısı altında en kolay destek bulma ihtimali olan bu tercihi yapması beklenebilir. Şunu da hatırlatalım ki, Erdoğan'ın Köşk'e çıkmasıyla, AK Parti'nin anayasa yapım sürecindeki pozisyonu etkilenecektir... Fakat her halükârda, toplumsal-siyasal sözleşme olan anayasa, tek parti markasını taşıyacak olursa; tabanda geniş kabul görmeyeceği, referandumda yüzde ellinin üzerinde destek alsa bile, tartışmaların devam edeceği dikkate alınmalı. Türkiye'de halen derin tartışma ve ayrışma konusu olan meselelerin, anayasal düzeyde çözüme kavuşturulması, ancak toplumun ekseriyetini içine alan geniş bir uzlaşma ile mümkündür. Bu uzlaşma aranmalı!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.