Üniversitelerde ne oluyor?!.

A -
A +
Çözüm sürecinin tam da kritik bir vaktinde, Dicle Üniversitesi'nde patlak veren olaylar, herkesi endişelendirdi... Bölgedeki terör faaliyetlerine rağmen, epeyce zamandır sükûnet içinde eğitim faaliyetinin devam ettiği bu bilim yuvasında; ne olmuştu da, birdenbire öğrenciler birbirine bıçaklarla saldırmaya başlamıştı? Görünürde, PKK ve Hizbullah örgütünün bir kapışması söz konusu... Kavganın sebebi hakkında da, çeşitli ve çelişkili iddialar uçuşuyor. Acaba hangisi doğru? Mesele gerçekten kutlu doğum haftası ile mi ilgili? Yoksa daha derinlerden, birtakım kirli tezgâhlar mı gündemde?
Nitekim İran'ın, Hizbullah üzerinden bir provokasyona girmiş olabileceğine dair rivayetler dolaşıyor. Doğru veya yanlış... Ama İran'ın çözüm sürecinden hiç de hoşlanmadığı, bilinmiyor değil. Elbette Türkiye'nin rahatlamasını istemeyen, irili-ufaklı başka aktörler de mebzul!.. Şer odaklarıyla iş tutmaya hazır bunca taşeron varken, ortalığı karıştırmak da zor olmuyor maalesef. Diyarbakır'da patlayan olayların benzeri, Samsun 19 Mayıs Üniversitesinde de uç verdi. Derken İstanbul Üniversitesi'ne sıçradı... Şu hale bakar mısınız, İ.Ü. Merkez Binasına sopalarla girmeye kalkışan şaşkınlar, polisle arbedeye girişiyor. Bu ne aymazlık! 
Koltuğu altında kitap yerine sopa taşıyan bu gafiller, geçmişte aynı mahfillerde yaşanan ve binlerce gencin hayatına mal olan olayları hiç mi duymamışlar, okumamışlar? Bunlar hangi dünyada yaşıyor acaba? Derslerine çalışmak yerine, anarşi çıkaran ve karanlık örgütlerin elinde oyuncak haline gelen öğrenciler, aynı yoldan giden seleflerinin hangi bedelleri ödediğini ne zaman öğrenecek acaba? Daha kendi ayakları üzerinde duramadan, sözüm ona memleketi kurtarmaya soyunan eski maceracıların, çok geçmeden aklı başına geldi, ama "çı fayda"!.. Tekrar aynı filmi seyretmek zorunda kalmamamız için, hakikaten dikkatli olmalıyız.
YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, dış mihrakların muhtemel örtülü operasyonlarına işaret ederek, ilgili kesimleri uyarıyor. Üniversite yönetimleri ve mahalli idarecilerin gerekli tedbirleri alması çağrısında bulunuyor. Sayın Çetinsaya'nın, dikkat çektiği bir başka önemli husus da var. Üniversite hocalarının sınıflara girip, öğrencilerle konuşması, onlara lazım olan tavsiye ve uyarıları yapması... Bu konuda gençleri doğru yönlendirebilecek olanlar, öncelikle onlara ders veren hocalardır şüphesiz. Hatırlayalım, 12 Eylül 1980 öncesinde, üniversite hocaları maalesef bu görevi yapamadılar. Tam aksine bir kısım militan öğretim üyeleri, öğrencileri kışkırtıp anarşinin kucağına itiverdiler. Netice çok ağır oldu tabii!.. Bunca acı tecrübeye rağmen, benzer durumların yaşanmasına izin verilirse, çok yazık olur. 
Prof. Çetinsaya, bu konuda gerekli yönlendirme ve uyarıları yapmak üzere, önümüzdeki dönemde belli programlar dâhilinde, üniversiteleri dolaşacağını söylüyor ki, bence yerinde bir davranış. Merkezde oturarak uzaktan idare etmeye çalışmak, beklenen sonucu vermez. Sahaya inmek lazım... Kaldı ki, üniversitelerin pek çok problemleri var ve bunlar gerçekçi çözüm bekliyor. İdari yazışmalarla, kâğıt üstünde kalan talimatlarla bu olmaz. Bazı şeyleri bilhassa gidip yerinde görmek zaruri!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.