Vladimir Putin, yine, yeniden…

A -
A +

Rusya Devlet Başkanı Putin, oyların 87,8’ini alarak beşinci defa seçildi… Batı dünyasının “demokratik itirazları” berdevam! Ancak Rusya’nın reel politik durumu unutulmamalı. Moskova, Londra veya Paris değil elbet!..

 

 

 

Politikacıların başarısında şansın yaver gitmesi, çok çok önemli… Rusya Devlet Başkanı Putin için bunu rahatlıkla söylemek mümkün. 1999’dan beri, Rusya’da ipleri elinde tutan Vladimir Putin, son seçimlerde oyların yüzde 87,8’ini alarak beşinci defa seçilmeyi başardı. Altı yıllık görev süresi için seçilen Putin’in mevcut anayasa hükmüne göre bir defa daha aday olma hakkı var. Böylece ömrü yeterse, 2036 yılına kadar, Rusya’yı yönetme şansı teorik olarak mümkün… Ömrü yeterse kaydını düşürmek gerekir, zira Putin’den çok daha kıdemli bir istihbaratçı olan ve 1967-1982 yılları arasında,15 sene KGB’yi yöneten Yuri Andropov, Leonid Brejnev’den sonra seçildiği Komünist Partisi genel sekreterliğini ancak 15 ay sürdürebildi. Yetmiş yaşında hayata veda etti. Putin hâlen 72 yaşında. Ukrayna savaşından sonra, aleyhine başlatılan gri propagandada; kimi zaman yarı felç olduğu (yürürken bir kolunu sabit tutma alışkanlığını bu şekilde yorumladılar), kimi zaman da kanser ya da Alzheimer hastalığına yakalandığı dedikoduları yayılmıştı. Velakin iki ay önce, Putin bir dinî ritüel çerçevesinde eksi 20 derecede buzlu suya girerek, hiç de iddia edildiği gibi hasta filan olmadığını gösterdi. Savaş esnasında, her vakit gri propaganda yapılabilir elbet. Önemli olan toplumların bu tür aleyhte haberlere verdiği tepkidir…
Politikacının şansı yanında, derin siyasi şartları da gidişatı doğrudan etkiler. Siyasetçiler ne kadar usta olursa olsun, bazen bu durumu kendi lehlerine çevirmekte başarılı olamazlar. Mesela Putin’in selefi olan ve yine ondan çok daha kıdemli istihbaratçı olan eski KGB Şefi, eski Dışişleri Bakanı ve eski Başbakan Yevgeni Primakov, tam tersine başarılı olmasının ceremesini çekti! Primakov önemli bir akademisyen, gazeteci (Ünlü Pravda Gazetesinin ve Sovyet Radyosunun muhabirliğini yaptı), Arapçayı ana dili gibi bilen, Arap Dünyası uzmanı bir kişi idi… Babası Stalin döneminde, meşhur Gulag Takımadalarına sürgüne gönderilmişti. 1991-1996 yıları arasında, KGB’nin ve onun yerini tutan SVR’nin başkanlığını yaptı. Boris Yeltsin tarafından önce dışişleri bakanı, ardından başbakan olarak atandı. 1998-1999 yılları arasında başta vergi reformu olmak üzere, birçok önemli konuda başarı sağlayan Primakov, yine Yeltsin tarafından azledildi. Söylentilere göre, Yeltsin, Primakov’un giderek daha çok güç devşirmesinden korkmuştu. Tesadüfe bakınız ki, Primakov da, yetmiş yaşında iken (1929 doğumlu) politik zirveden düşmüştü. Ondan sonra on altı yıl daha yaşadı, velakin eski günler artık geride kalmıştı. Primakov’u geriye çeken Yeltsin, Putin’e ise yolu ardına kadar açacaktı… 1999’da Viktor Chernomyrdin’in yerine Putin’i başbakanlık koltuğuna oturttu. Çok geçmeden 2000 yılında bu defa Yeltsin’in kendisi istifa edince Putin yerine başkan vekili oldu. Dört ay sonra da, ilk kez Rusya Devlet Başkanı seçildi. Böylece önünde yepyeni bir devir başlıyordu. Evet, politikada şans, Putin’den yana kanatlanmıştı…
Sovyetler Birliği döneminde on altı yıl boyunca, dış istihbarat subayı olarak çalışan ve yarbay rütbesinde iken, KGB’den ayrılan Putin’in, St. Petersburg Belediyesinde başladığı siyasi kariyerinde, bundan sonrası için Moskova’da artık bütün yollar ardına kadar açılmıştı. 2004 yılında yüzde 72 oyla tekrar başkan seçildi. O dönem yürürlükte olan anayasal mevzuat gereği, iki dönemden fazla art arda seçilemiyordu. 2008-2012 yılları arasında, Dimitry Medvedev ile koltuk değiştirerek tekrar başbakan oldu. 2012 yılında tartışmalı seçimler sonrasında, bu defa altı yıllık görev süresi için üçüncü kere seçildi. Aynı başarıyı 2018’de de gösterdi. 2021 yılında yapılan referandumla gerçekleşen anayasa değişikliği, Putin’e iki dönem daha aday olma imkânı veriyordu. Böylece teorik olarak 2036 yılına kadar Putin’in Rusya’yı yönetmesi için bir engel kalmıyordu. 2030’a kadar ülkeyi yönetme yetkisini cebine koyan Putin, beşinci defa Rus halkından vize almanın öz güveni ile başta Ukrayna savaşı olmak üzere, birçok büyük problemi çözmeye çalışacak. Ancak Batı dünyasından çok büyük bir husumetle yüz yüze olan Putin’in işi hiç kolay değil. İçeride de hem savaş şartları hem geniş ambargolar sebebiyle, ekonomik durumun çok sıkıntılı olduğunu belirtelim… Putin de bütün bu olumsuzlukların altında işleri yürütme mahareti göstermeye çalışacak. Bu zorlukları zaman zaman dile getirmekten de çekinmiyor. Bununla birlikte ABD ve AB ülkelerini ikaz etmeyi de sık sık tekrarlıyor. Ukrayna Savaşı öncesinde Rusya’nın güvenlik endişeleri konusunda yaptığı ikazları şimdi III. Dünya Savaşı ve nükleer tehlike için yapıyor. Özetle; “Rusya ile NATO arasındaki çatışmanın mümkün olduğunu" söylüyor. Bunun da kapsamlı bir III. Dünya Savaşına bir adım ötede olmak manasına geldiğini belirtiyor. Ne var ki, kimsenin bu konuyla ilgilenmediğini de ifade ediyor…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.