CHP yönetimini aylardır diken üstünde tutan iptal davası, nihayet sona erdi… Yine CHP’li üyelerin CHP’ye karşı açtıkları dava için, Özgür Özel şöyle diyordu: “Saray’ın yargısı CHP’ye operasyon çekiyor.” Sahi öyle mi?
Ankara 42. Asliye Mahkemesinde açılan ve biraz da fazla uzayan dava, yaygın kanaat olarak beklenen ‘mutlak butlan’ kararını vermedi… İşin esası budur. Gerisi teferruat!.. Mahkeme kısa kararında özet olarak iki gerekçe belirtmiş. Davanın konusuz kalmış olması ve davayı açanların aktif husumet yetkisine sahip olmaması. Gerekçeli karar açıklandığı vakit daha geniş değerlendirme yapılabilir. Ancak hukuk mahkemesinin her duruşmada pek bir ilave işlem yapmamakla birlikte, tam beş kere erteleme kararı vermesi ve bu arada CHP’nin de ilçe ve il kongrelerini yapma sürecinin yürümesi, davanın seyrini değiştirdi.
Yüksek Seçim Kurulu (YSK), bu kongrelerin durdurulmasına dair yapılan başvuruları reddetti. Burada iki farklı hukuki mevzuatın paralel yürüdüğüne de dikkat etmek gerekiyor. YSK, parti kongrelerinin icrasıyla ilgili olarak Siyasi Partiler Kanunu hükümlerine göre karar verdi… Asliye Hukuk Mahkemelerinde açılan iptal davaları ise, Medeni Kanun ve Dernekler Kanunu hükümlerine göre yürütüldü. Böylece CHP’nin 2025 yılı içinde iki ayrı olağanüstü kurultay (06 Nisan ve 21 Eylül) yapmasının önüne fiilen ve hukuken bir engel çıkmadı. CHP bu arada ilçe ve il kongrelerini tamamlayarak, Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını açıklamasından bir gün önce (23 Ekimde) 39. Olağanüstü Kurultay için tarih ilan ederek, davayı konusuz bırakma hamlesini yaptı… Mahkeme de buna göre hüküm açıkladı. Aktif husumet bulunmadığı gerekçesi ise zaten ikinci plana düşmüş oldu. Böylece CHP’nin mevcut yönetiminin korkulu rüyası da bitti. Davayı açan kişilerin bu saatten sonra istinaf için yapacakları çalışmalar da bir sonuç vermeyecektir. Hâsılı kelam, CHP yönetimine karşı ileri sürülen şaibe ve rüşvetle delege iradesini sakatlama iddiaları hukuken bir sonuca ulaşmamıştır. Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesinde devam eden davada, kongre ve kurultay sürecinde rüşvet-irtikâp suçlamasıyla yargılanan bazı sanıklar aleyhine ceza verilse dahi sonuç değişmez. Ancak, siyasi planda bu iş bitti manasına gelmiyor…
Parti içinde başlamış olan ve hayli tırmandırılmış bulunan karşılıklı ithamların bir sonucu mutlaka olacaktır. Rüşvet ve yolsuzluk ithamları gırla giderken, birilerinin minder dışına kaçma teşebbüsü boşa çıkabilir de. Peki, hangi taraf ağır basar? Mevcut hâlde Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu cephesi önde görünüyor.
Dün açıklanan mahkeme kararı ilaç gibi geldi denilebilir. Velakin, başta İstanbul Büyükşehir olmak üzere, CHP’li bazı belediyeler aleyhine açılmış bulunan ve çok ciddi boyutlara varan yolsuzluk ve usulsüzlük davaları, bu ekibin en büyük problemi olarak ortada duruyor… Yüzlerce şüpheli ve sanık var. Yüze yakın itirafçı var ve bunların önemli bir kısmı bizzat CHP’li. Yani kongre-kurultay iptal davalarında olduğu üzere yine CHP’liler CHP’lilere karşı… Ankara 42. Asliye Hukuk Mahkemesinin butlan kararı vermemiş olması, Özgür Özel ve ekibinin diline pelesenk ettiği; “Saray’ın yargısı CHP’ye operasyon çekiyor…” üfürmesi, tek kelimeyle ters yüz olmuş bulunuyor. Böylece Özel ve ekibinin yargı cenahına karşı yürüttüğü menfi propaganda net olarak boşa düşüyor. Tabii Özel ve ortaklarının burada duracağı anlamı çıkmaz. Onlar bu defa devam eden yolsuzluk ve rüşvet, ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kamuyu zarara uğratma gibi suçlara karıştıkları iddia edilen arkadaşlarını savunma adına, salvo yapmaya devam edecekler. Nitekim “Aziz İhsan Aktaş Suç Örgütü” hakkındaki 579 sayfalık iddianameyi tel tel dökülmekle niteledi! CHP içinde Özgür Özel’i İmamoğlu’nun posta güvercini olmakla ve her hafta Silivri Cezaevine gidip onun talimatlarını almakla itham edenler, esas taarruzu başlatmak için, en büyük iddianameyi bekliyorlar.
Bu arada CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk ve rüşvet olayları için yeni itirafçıların ortaya çıkması konusunda da derin endişeler söz konusu. Kulislerde dolaşan bilgilere göre, Beşiktaş eski Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın ifşaatta bulunması hâlinde, ortalığın fena karışacağı dillendiriliyor… Kulis bilgileri doğruysa, Akpolat’ın kendisinin yalnız bırakılması durumunda bazı kişileri yakacağı şeklinde tehditlerde bulunduğu ifade ediliyor. CHP kongreleri ve 38. Olağan kurultayda uç veren iç mücadele, şu ana kadar çatlakları derinleştirdi. Gelinen noktada karşılıklı tasfiye operasyonlarının kaçınılmaz olacağı değerlendiriliyor…
CHP en iddialı olduğu yerel yönetimlerde hizmet üretmek yerine tam aksi başarısızlık ve kaynakları değerlendirememe, günlük sıradan hizmetleri bile ifa edememekle suçlanıyor. İzmir gibi uzun yıllardır CHP yönetiminde olan şehirlerde çöp dağları vatandaşları isyan ettiriyor. İçme suyu temininde keza aynı beceriksizlik söz konusu. CHP 31 Mart 2024 seçimlerinde, bir kısım emanet oyların da katkısıyla sağladığı başarıyı ve uzun yıllar sonra ilk defa birinci parti olma fırsatını kendi eliyle heba etti. Kılıçdaroğlunun 13 yıllık sönük yönetiminin ardından bu fırsatı yakalayan Özgür Özel bir türlü liderlik konumuna çıkamadı. CHP’yi yolsuzluk ve usulsüzlüklerle anılma durumuna getiren kadroların sorumluluğu onun sırtında...
Evet, mahkeme dün tartışmalı gerekçelerle mutlak butlan yok dedi. Gelgelelim geride ne olduğunu, siyasi realite belirleyecek...
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...