Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

13 yıllık yıkıcı iç savaşı, 54 yıllık Esad ailesi diktasını ve Suriye’ye bir asırdan fazlasını kaybettiren 61 yıllık Baas rejimini geride bırakan Suriye, artık kendi ayakları üstünde duruyor. Ancak daha fazlasını hak ediyor…

Her şey inceldiği yerden, zulüm kalınlaştığı yerden kopar… Öyle oldu ve Suriye’deki Esad Ailesinin dehşet verici; 54 yıllık misli görülmemiş zalim düzeni 11 gün içinde yıkılıverdi… Suriye halkı kadar zulüm gören az ülke vardır. Bunun en büyük delili de, tüyler ürpertici Sednaya Hapishanesi!.. Hani korku filmlerinde dahi görülmeyen manzaralar… İnsanları pres makinelerinde presleyen bir rejim düşünün… Nazilerin fırınlarda insan yakmasından sonra, insan bedenini presleyen bu vahşet kimin mirasçısı olabilir sizce? Sednaya Hapishanesine, bugüne kadar kaç yüz bin kişinin girdiği, bunların ne kadarının sağ kaldığı hâlâ belli değil ve belki de hiçbir zaman bu vahşetin kesin bilgileri ortaya çıkmayacak… Canını kurtarmak için topraklarından kaçmak zorunda kalan milyonlarca insan… Bugün yeryüzünde, içerideki nüfusundan daha fazla insanının sığınmacı durumuna düştüğü tek devlet Suriye’dir!.. Sadece son on üç yılda, on bir milyondan fazla kişi yerinden yurdundan oldu. Ve nihayet o zavallı insanları bu duruma düşüren vahşi düzen, sadece on bir gün içinde yıkılıverdi. Suriye’nin kurtuluşu için canlarını feda etmeye hazır cesur mücahitler 27 Kasım 2024 günü İdlib’den harekete geçtiler. Gerisi âdeta çorap söküğü gibi geldi. 30 Kasım’da Halep, 5 Aralık’ta Hama... O Hama ki, zalim rejimin en korkunç saldırılarına maruz kalan şehirdir… 1981’de, Esad rejiminin top ateşiyle tamamen tahrip ettiği, elli bine yakın insanın can verdiği, vahşi katliamın yapıldığı yer… Sekiz yüz bin kişi o vakit canını kurtarmak için şehirden kaçmıştı… 7 Aralık’ta Humus’u kontrol altına alan Suriye’nin vatansever evlatları 8 Aralık’ta Şam’a girerek, Arap Âlemine en büyük zilleti getiren Baas rejiminin 61 yıllık ırkçı sosyalist düzenini ve Esad Ailesinin 54 yıllık aşağılık rejimini tarihin tozlu sayfalarına gömdüler. Geçen sene bugünlerde, Suriye halkı âdeta yeniden doğmanın sevincini yaşıyordu. Bu büyük kurtuluşun üzerinden tam bir sene geçti ve bu bir senede pek çok şey tahakkuk etti. Temenni edelim ki, Suriye o talihsiz yılları artık sonsuza dek geride bırakmış olsun!..

Rusya’ya, İran’a ve İsrail’e sırtını dayayan Beşar Esad ve katil avanesi, kuyruğunu kıstırıp Rusya’ya ve bilinmeyen daha başka adreslere kaçtı. İnşallah bir gün o katiller sürüsünün hukuk karşısında hesap verdiğini de görürüz… Evet, geçen sene bu zamanlarda, ABD tarafından başına on milyon dolarlık ödülün konmuş olduğu Ahmet el Şara, HTŞ (Hey’etü Tahrir iş-Şam) teşkilatının başı olarak Ebu Muhammed El Culanî simiyle anılıyordu… Bugün ise Suriye Devleti’nin Cumhurbaşkanı olarak dünya tarafından kabul ve takdir görüyor...

Dün sabah namazını Emeviyye Camii'nde vatandaşlarla birlikte eda eden ve Suriye halkına yeni müjdelerde bulunan Ahmet el Şara, bütün zorluklara rağmen bir sene içinde önemli başarılar sağladı. Suriye halkı bugün düne nazaran daha ümitle istikbale bakıyor. Yüz binerce Suriye vatandaşı, hâlen şartların zorluğu devam etmesine rağmen, kendi vatanlarına dönüyor. Suriye’de Esad rejimine destek olarak büyük zulüm ve katliama imza atan Rusya, Ukrayna Savaşı sebebiyle yeterince burası ile meşgul olamıyor. Ama Akdeniz kıyılarına yerleşmekten de vazgeçmiyor… Aynı şekilde desteklediği milisler ve Hizbullah militanlarıyla birlikte apar topar kaçan İran da mevcut Suriye Yönetimi ile iş birliğine yanaşmadığı gibi, fitne çıkarmaya devam ediyor! Fakat en büyük fitne ve fesadı tabii ki İsrail çıkarıyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın de belirttiği üzere, Suriye özelinde ve bölge genelinde en büyük tehdit ve tehlike İsrail’in saldırgan ve yayılmacı politikalarından kaynaklanıyor. İsrail bir taraftan Dürzileri, bir taraftan eski rejim kalıntısı Nusayrileri kışkırtarak Suriye’yi parçalamaya çalıştığı gibi, ülkenin önemli bir bölümünü ABD desteği ile kontrol altında tutan YPG/PKK/SDG örgütünü destekleyerek, bir özerklik kılıfı içinde ülkeyi bölmeye çalışıyor. Bütün bu tasallut karşısında, en samimi şekilde, Suriye ve Suriyelilerin yanında duran ülke Türkiye… Cumhurbaşkanı Erdoğan dün verdiği beyanatta, Suriye’ye gerekli her türlü desteği vermeye devam edeceğimizi bir kere daha dünyaya duyurdu. Şüphesiz bugünkü tablo karşısında Suriye ve halkı daha fazlasını hak ediyor. Başta Arap ülkeleri olmak üzere, İslâm Âleminin Suriye halkından gerekli maddi ve manevi desteği esirgememesi lazım. Suriye istikrara ve sükûnete kavuşursa, bölgede barış ve huzurun sağlanması da kolay olacaktır. Velakin İsrail asla böyle bir şey istemiyor ve Suriye’de huzur ve istikrarın baltalanması için her şeyi yapıyor!.. İsrail’in Dürziler, Nusayriler ve SDG/PKK/YPG üzerinden sürdürmek istediği kaosa asla fırsat verilmemelidir. Bunun için de hâlihazırda İsrail’in dümen suyunda bir şeyler elde etmeye çalışan PKK uzantısı örgüte karşı gereken yapılmalıdır.

10 Mart Mutabakatı çerçevesinde Suriye Hükûmetine entegre olma sözü veren YPG/SDG için vakit daralıyor. Yılbaşına kadar verilen mühlet üç hafta sonra bitmiş oluyor. Şayet SDG kılıflı YPG yeni bir macera istemiyorsa, hiç gecikmeden 10 Mart Mutabakatının gereğini yerine getirmeli. Aksi hâlde çok yanlış yolda olduğunu kısa zamanda anlayacaktır. Hiçbir şeyi görmüyorsa, etraftaki askerî hareketliliği görsün. Nokta!

İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR