Dün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 77. Yıldönümü idi. 77 yılda insan hakları alanında nereden nereye gelindi acaba? 10 Aralık her yıl Dünya İnsan Hakları Günü olarak idrak ediliyor. Yeterli mi?..
Yeterli mi, diye sormamızın sebebi, dünya genelinde insan hakları konusunda yaşanan facialardır elbet… Gazze coğrafyasında Ekim 2023 tarihinden beri yaşanan vahşet ve dehşet, insan hakları kavramının neresine sığdırılabilir ki? Gazze halkı için “insan hakları” kavramı, hâlihazırda kâğıt üstünde kalan içi boş bir laftan ibarettir. Ne yazıktır ki, 77 yıldır uluslararası hukuk düzeninin en temel referanslarından biri olarak kabul edilen bu kavram, günümüzde bazı devletler ve bazı milletler için tamamen farklı manalar ifade ediyor. Evet, Gazze’de insan haklarının en ağır biçimde ihlal edildiği, Birleşmiş Milletler Adalet Divanı ve UCM (Uluslararası Ceza Mahkemesi) tarafından mükerrer olarak tespit edilip hüküm altına alınırken, dünya bu manzara karşısında tabir yerindeyse kılını kıpırdatmıyor… Seyretmek bir tarafa, Batı dünyasında; başta ABD olmak üzere, soykırıma tepki göstermek dahi suç hâline getirildi. ABD’nin o ünlü üniversitelerinde Siyonist İsrail’in yaptığı zulüm ve soykırıma tepki göstermek yasaklandı. Buna rağmen insan haklarını savunmaya tevessül edenler görevlerinden alındı. Kimileri hapse atıldı. Kimi yabancı kişilerin vizeleri iptal edildi… Avrupa’da İspanya ve İrlanda gibi haysiyetli bir şekilde soykırıma karşı tavır alan birkaç ülke hariç, geriye kalanlar Siyonizm’in yanında saf tuttu. Hele Almanya’nın sergilediği davranış insan hakları adına tam bir yüz karası!.. Daha geçen gün İsrail’e resmî ziyaret gerçekleştiren Alman Şansölyesi, Friedrich Merz’in söyledikleri insan hakları adına kesinlikle yüz kızartıcıydı. Alman Devleti’nin geçmişte Yahudilere ve daha başka topluluklara karşı gerçekleştirdiği Holokost’tan ötürü eziklik hisseden yöneticileri, bugünün acı gerçeklerini de görmezlikten geliyor veya inkâr ediyor. Bu bakımdan tam bir ikiyüzlülük sergileniyor…
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), insan haklarının herkes için olduğunu, dolayısıyla Filistinlileri de kapsadığını ve eşit şekilde uygulanması gerektiğini haykırıyor… Ancak sesini kimseye duyuramıyor. Daha bir gün önce, Siyonist İsrail Hükûmeti, Doğu Kudüs’teki UNRWA merkezine baskın düzenledi. Gazze felaketi başlayalı beri, BM’nin bu kuruluşu sayısız kere İsrail’in saldırılarına uğradı. BM Kuruluşu olduğu hâlde meşru faaliyetleri İsrail tarafından yasaklandı. Oysa İnsan Hakları Beyannamesi, bütün insanların doğuştan sahip olduğu haklara kavuşmasını ve bu haklarını kullanabilmesini derpiş ediyor değil mi? Ama Siyonist İsrail, uluslararası hukuk düzeninin bütün kurallarını pervasızca ihlal etme cüretini gösterebiliyor. Çünkü arkasındaki küresel güçler ona sınırsız destek veriyor. Bu şartlar altında talihsiz, mazlum Filistin halkının hakkı nasıl korunacak? İki seneyi aşkın zamandır Gazze topraklarını kanla sulayan Siyonist İsrail, korkunç silahlarla öldüremediği Filistinlileri açlığa mahkûm ederek öldürüyor. Gazze’de yiyecek ekmek yok, su yok, ilaç yok. Tıbbî malzeme yok. Abluka altındaki iki milyon küsur insan kan ve ateşe boğulmuş durumda. Ve dünya seyrediyor… Her vesileyle haksızlık karşısında, mazlumun yanında dimdik durduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Aralık İnsan Hakları Günü dolayısıyla yayınladığı mesajında, insan haklarının dünyanın birçok bölgesinde ihlal edilmeye devam ettiğine dikkat çekti…
Erdoğan, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin, her bireyin doğuştan sahip olduğu hakları güvence altına alan küresel bir taahhüt olma özelliğini bugün de koruduğunu vurguladı. Ancak beyannamede yer alan kural ve ilkelerin sıklıkla ihlal edildiğini belirterek, barış ve adalet kavramlarının giderek yara aldığını ifade etti.
“İnsanlığın ortak değer ve kazanımlarını temsil eden bu önemli belgenin, her bireyin doğuştan sahip olduğu hakları güvence altına alan küresel bir taahhüt olma özelliğini bugün de muhafaza etmekte olduğuna” dikkat çeken Erdoğan, "bununla birlikte Beyannamede mündemiç kural ve ilkeler dünyanın birçok bölgesinde ihlal edilmekte; barış ve adalet gibi kavramlar sürekli irtifa kaybetmektedir" dedi.
Cumhurbaşkanı, kanayan yara Gazze’deki durum için şunları söyledi: “Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında karşımıza çıkan mezalim, uluslararası kamuoyunun tüm gayretlerine rağmen, maalesef varlığını sürdürmektedir. 70 bini aşkın Gazzelinin hayatını kaybettiği bu soykırım, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nde zikredilen değerlerin ağır tahribata uğradığının açık bir göstergesidir. Dev bir enkaz yığınına çevrilen Gazze'nin bir an önce ayağa kaldırılması, tüm insanlığın Filistinlilere karşı müşterek sorumluluğudur. Gazze'de âdil ve kalıcı barışa giden yegâne yol, ülkemizin de katkısıyla tesis edilen ateşkesin güçlendirilmesi ve iki devletli çözüm modelinin en kısa sürede hayata geçirilmesidir. Ancak İsrail, hukuk ve kural tanımazlığını burada da göstermekte, 11 Ekim'den beri en az 370 Filistinliyi katlettiği saldırılarıyla ateşkesi ihlal etmektedir.”
Erdoğan, uluslararası toplumun İsrail üzerindeki baskıyı artırmasının, Gazze'nin tekrar çatışmalara sürüklenmemesi açısından kritik önemde olduğunu hatırlatarak, Sudan’daki iç çatışmalara da işaret etti: “Sudan'da akan kardeş kanının durması, ülkenin yeniden güven ve istikrar ortamına kavuşması amacıyla barış ve diyalog odaklı girişimlerimiz sürmektedir.” Cumhurbaşkanı, beyannamedeki diğer hükümlere de atıfta bulunarak, “Kültürel ırkçılık, İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığıyla mücadelenin, Beyannamedeki ilkelerin korunması bakımından hayati önemde olduğunu dile getirdi. Nefret ihtiva eden suç ve söylemlerin görmezden gelinmesi, bunlara karşı gerekli tedbir ve yaptırımların uygulanmaması, hatta çoğu zaman düşünce özgürlüğü bahanesiyle teşvik edilmesi asla kabul edilemez” dedi. Şöyle bitirelim: İnsan haklarının herkes için olduğunun idrak edildiği günlerin gelmesi temennisiyle...
İsmail Kapan'ın önceki yazıları...