Yeni anayasa ve Erdoğan’ın adaylığı…

A -
A +

Türkiye’de anayasa meselesi en çok tartışılan konulardan biri… Vâkıâ, çok tartışılması, meselenin hâlli yolunda mesafe alındığı manasına da gelmiyor! Ülkeye muhakkak yeni anayasa lazım. Peki, nasıl olacak?


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan dönüşü; Türk Devletleri gayriresmî zirvesini izleyen gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu… Bunların içinde en dikkat çeken hususların başında, Erdoğan’ın yeni bir anayasa ihtiyacını değerlendirirken, kendisinin muhtemel adaylığı konusunu dile getirmesi oldu. Zira uzun zamandan beri bilhassa CHP ve Genel Başkanı Özgür Özel tarafından (Diğer bazı partiler de aynı şeyi yapmıyor değil…) seslendirilen iddialar bıktırıcı seviyede. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hayli uzun zaman varken, ısrarla bu konuyu gündeme taşımaya çalışıyor. Ve siyaseten atılan hemen her adımı getirip bu yeni dönem adaylığına monte eden CHP’nin kısır döngüsü, bir faydası olmadığı hâlde ısrarla sürdürülmeye çalışılıyor. Bu hususta çok tuhaf bir zamanlama ile ortaya atılan ve peşinden CHP’nin başına, bir dizi ciddi sıkıntının doğmasına yol açan Ekrem İmamoğlu’nun adaylık konusu da, olumsuz katkı yapmaya devam ediyor. Özel ve CHP, kendisini İmamoğlu’nun adaylık çıkmazına mahkûm ettiği için, irrasyonel söylem ve spekülasyonlarla sonuç almaya çalışıyor. İktidar kanadının her adımını zoraki yorumlarla getirip yeniden adaylık konusuna bağlıyor. O kadar ki, Ekrem İmamoğlu için açılmış olan ve boyutları inanılmaz noktalara uzanan yolsuzluk soruşturmasını, çok tuhaf bir şekilde adaylık-rakiplik algısıyla, umutsuzca boşa çıkarmaya çalışıyor. Sözüm ona İmamoğlu Erdoğan’a rakip olduğu için; hatta onu yenme kapasitesine sahip olduğu(!) için, sırf yarış dışı bırakmak üzere aleyhine tezgâh kurulmuşmuş!.. Bu kallavi komployu ortaya atan Özel ve ekibi şöyle de bir manevrayı ciddi ciddi, rüşvet-i kelam kabilinden dillendiriyor. Diyor ki, demek istiyor ki; İmamoğlu yeter ki aday olabilsin! Bunun karşılığında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da tekrar aday olmasının önünü açalım… Amiyane tabiriyle lafa bak, hizaya gel! CHP’nin ve Özel’in vizyonu bu. Siyaset üretme kapasitesi bu kadar. Hâl böyle olduğu için, zaten Türk halkı da 75 seneden beri yani çok partili siyasi hayat başlayalı beri, CHP’ye ülkeyi yönetme yetkisi vermiyor. Özel ve Yönetimi, 31 Mart 2024 mahallî seçimlerinde; AK Parti seçmeninin bir kısmının, çeşitli sebeplerle sandığa gitmemesi veya gidip de boş oy atması sonucunda, biraz da beklemedikleri hatta şaşırdıkları bir başarı elde etti. Aslında Özel, başlangıçta alınan oyların bir kısmının emanet olduğunu kabul ve itiraf etti. Ne var ki bunu çabucak unuttu ve bir nevi zafer sarhoşluğuna girdi. Bunun akabinde de akıl ve mantık sınırlarını zorlayan söylemlere sarıldı...

CHP bu ülke için günlük siyasi dedikodular ötesinde, bağımsız ve köklü bir çözüm reçetesi ortaya koyamıyor. En fazla ucuz tartışmalarla günü kurtarmaya çalışıyor… Bunun için bir gün erken seçim diyorsa, ertesi gün herhâlde bunun mümkün olmadığını görüp bu defa ara seçim için bir yerleri kurcalamaya çalışıyor. Hiçbir şey yapamazsa, siyaseten güçlü olduğu seçim bölgelerinde, bazı vekillerini istifa ettirip, anayasa hükmü gereği ara seçimi zorlamaya yelteniyor. Bunu başarabilirse, ara seçimde aldığı oyu bahane ederek (Tıpkı İmamoğlu’nun adaylığı için yapılan örgüt denetimindeki seçimde, gülünç derecede yöntemlerle 15 milyon oy…) devşirdikleri gibi yapacaklar. Anlayacağınız, kamuoyunu erken seçim için hareketlendirmeye yeltenecekler. Bu kadar basit ve komik yani… CHP bu ucuz uğraşıları bir politika gibi sunmaya çalışırken, Cumhur İttifakı ülkenin geleceği konusunda, yeni tema ve icraatla 2. Yüzyıl projelerini realize ediyor. Yeni bir anayasa yapma maksadını da bu istikamette sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Budapeşte dönüşü sorulan sorular arasında, yeni anayasaya olan talep ve gereklilik de belirtildi. Erdoğan yeni anayasayı niçin istediklerini gayet açık şekilde izah etti: 

“Türkiye değişiyor, dünya değişiyor. Yeni bir çağda yaşıyoruz, daha yeni bir çağa doğru ilerliyoruz. Bu kadar hızlı değişen dünyada, eski Türkiye’nin üstelik de darbenin şartlarında hazırlanmış, ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın darbeci zihniyetin satırlarında gezindiği bir anayasa ile bir yere varmak mümkün müdür? Darbecilerin yazdığı anayasa ile toplumu birleştirmenin ne kadar zor olduğunu 40 yıldır yaşayarak görmüyor muyuz? Bugün yaşadığımız birçok sorunun temelinde darbe anayasasının olduğunu bilmeyen var mı? Siyasi hayatım boyunca Türkiye’nin sivil, demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı olduğunu dile getirdim. Bugün de aynı noktadayım. Darbecilerin yazdığı, darbecilerin ortaya koyduğu bir anayasayla Türkiye artık geleceğe yürüyemez. Artık darbecilerin değil, sivillerin ortaya koyduğu bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için de AK Parti olarak biz bir çalışma yapıyoruz. Bununla ilgili bazı arkadaşlarımıza görevler de verdik. Bütün mesele, acaba Cumhuriyet Halk Partisi de bizlerle ortak, müşterek bir sivil anayasa yapma yolculuğuna çıkar mı? Önemli olan bu. Diyoruz ki; gelin el ele verelim. Komisyonlarımızı kuralım ve bu komisyonlarla beraber sivil anayasayı bir an önce oluşturalım ve milletimize takdim edelim. Hem millî olsun hem yerli olsun. Böyle bir anayasayı inşallah Türkiye görsün, yaşasın. Olmaması için hiçbir sebep yok. İlk dört madde ile ilgili herhangi bir sorun yok. Ortada ilk dört madde ile ilgili bir sorun olmadığına göre, sadece yol haritasını belirleyeceğiz. Süratle heyetlerimizi oluşturabiliriz. Başbakanlığım döneminde böyle bir çalışmayı yapmıştık, yine yapabiliriz, fazla vaktimizi almaz. Yeni anayasayı kendimiz için değil, ülkemiz için istiyoruz. Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok. Atacağımız adımlarla ülkemizin itibarını nasıl yükseltiriz, derdimiz bu.”

Evet, iki cenah arasındaki vizyon farkı işte böyle. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tekrar aday olma konusuna gelince, tıpkı erken seçim tartışmasında olduğu gibi, bugünün meselesi değil. Vakti geldiğinde gayet sarih ve net biçimde bu konu da halka anlatılır. Takdir elbette milletindir…



İsmail Kapan'ın önceki yazıları...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.