Yeni Anayasa ve Şanghay Örgütü...

A -
A +

Başbakan Tayip Erdoğan, iç ve dış politikaya dair iki önemli çıkışla yine gündem belirledi. İçerden başlarsak: Katar seyahati dolayısıyla bir gün ertelenen Parti Grup toplantısında Başbakan, yeni anayasanın yapım süreci ile ilgili olarak yeni bir sürece kapı araladı. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in, daha önce yaptığı; uzlaşma komisyonunun çalışmasını Mart ayı sonuna kadar bitirmesi yolundaki çağrısını hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Temennimiz odur ki, Mart sonuna kadar bu iş biter. Bitmemesi halinde, AK Parti'nin bu konuda yaptığı çalışma Meclis gündemine taşınacaktır... Parlamentoda beklediğimiz desteği aldığımız anda bunu gündeme getiririz. Referandum gücünü yakaladığımız anda da biz millete götürürüz..." Bu sözlerden şunu anlamamız gerekiyor. Şayet Mart ayı sonuna kadar, Uzlaşma Komisyonu, dört partinin mutabakatıyla, yeni anayasa taslağını tamamlayamazsa, farklı bir süreç başlayacak. Bu da AK Parti ile diğer bir partinin işbirliği yapması sonucu, 330 oy ve yukarısının sağlanmasıdır. Teorik olarak bir yol daha bulunuyor. Halen 325 milletvekiline sahip AK Parti'nin, bireysel olarak en az 6 veya daha fazla (Meclis Başkanı oy kullanamıyor.) vekilin oyunu da yanına çekmesiyle, yeni anayasa metnini veya bir anayasa değişikliğini referanduma götürme imkânı elde edilebilir... Görünüşe bakılırsa, Uzlaşma Komisyonunun tam bir mutabakatla işini bitirmesi zor! Bakalım bu konu önümüzdeki dönemde nasıl bir hal alacak!.. Başbakan'ın giderek daha çok tartışma konusu yapılan ikinci çıkışı da Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile ilgili. Daha önce en az iki kere şaka yollu ifade ettiği halde, (Bu yalnızca bir şakadır...) diye üzerinde durulmayan sözleri, üçüncü kez "şaka" sözcüğünü kullanmadan seslendirince, bazı kesimlerde alarm zilleri çalmaya başladı! Şimdi derin derin analizler yapılıyor. Erdoğan bu konuda hakikaten ciddi mi? Yoksa bu sadece AB'ye bir blöf mü? Blöf değilse bu nasıl olacak? Tartışmalar sürdükçe de, yeni yeni malzeme çıkıyor. Mesela ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bayan Nuland, bu konudaki bir soruya; Türkiye'nin NATO üyeliğini hatırlatarak, "Bu durumda nasıl bir sonuç çıkabilir?.." gibi bir soru ile cevap vermiş. Türkiye'deki bazı kalemler, özellikle bu noktadan girerek analizlere başlıyor... Bazıları da telaşla, Türkiye'nin, Batılılaşmayı bırakıp doğuya mı döndüğünü sorguluyor. Elbette cevap bekleyen soru çok! Erdoğan'ın bu çıkışı, Türkiye'yi elli yıldır oyalayan ve daha ne kadar oyalayacağı belli olmayan AB'ye bir rest çekme midir? Şayet böyle ise, AB bu resti nasıl görür? Pek çok şeyi atlayarak şunu da soralım: Diyelim ki, iş hakikaten ciddiye bindi ve Türkiye ŞİÖ'ye başvurdu. Bu başvuru hemen ve kolayca kabul görebilir mi? ŞİÖ, NATO üyesi bir Türkiye'yi almak ister mi? Bu durumda, altmış yıllık NATO üyeliğinin durumu ne olur? Bunun gibi daha pek çok soru var. Ama konu giderek ısınıyor... ŞİÖ; Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın katılmasıyla, 1996'da beşli olarak kurulmuştu. 2001'de, Özbekistan'ın katılımıyla altılı oldu. İran, Afganistan, Hindistan ve Pakistan gözlemci üye... Türkiye, Beyaz Rusya ve Sri Lanka ise, "Diyalog Ortağı" +statüsünde!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.