Zor oyunu bozar!..

A -
A +

İki türlü "zor kullanma" vardır... Birincisi meşru, ikincisi de gayrimeşru olan. Devlet denen aygıtın en önemli özelliği, meşru olarak güç ve zor kullanma hakkına sahip olmasıdır. Gayrimeşru zor kullananlar da çeşit çeşit... Son günlerde toplumun huzurunu kaçıran zorbaların hedefi ne olabilir sizce? Zor kullanarak neyi engellemek istiyorlar acaba? Anayasa değişikliği mutlaka sonuçlandırılması gereken bir konu. Başbakan Erdoğan'ın ifade ettiği üzere, ne pahasına olursa olsun bu değişiklik hayata geçmelidir... Zira Ahmet Altan'ın (Taraf) ifadesiyle, bu değişiklik: "...Sistemin kalbine giriyor. Türkiye'de yaşayan insanların özgürlüğüne ve zenginliğine doğru atılan her adımı 'engelleme' gücüne sahip olan yargı sisteminin elinden bu güç alınıyor. Buradaki sistemin 'gizli efendilerini' en çok korkutan da bu halkın özgür ve zengin olması..." Altan, onların iktidarının bizim baskı altında ve yoksul olarak yaşamamıza bağlı olduğuna, bizim özgür ve zengin olmamız durumunda; onların iktidarı gerçek sahiplerine devretmek zorunda kalacaklarına dikkat çekiyor ve Özal zamanında ekonomik prangaların kırıldığına, şimdi de hukuksal prangaların kırılmakta olduğuna işaret ediyor ki, son derece doğru bir noktaya parmak basıyor. Zaman'dan İhsan Dağı da, aynı paralelde şunları söylüyor: "Ne zaman kronikleşmiş sorunlara ciddiyetle el atılsa, ne zaman ülkenin önünü açacak girişimler gündeme gelse 'tuhaf' eylemlerle sarsıldık yıllardan beri. '33 asker olayı', Danıştay saldırısı, Tokat Pususu... Bu ülkede 'provokasyonlar tarihi'ni statükonun tahkimi sürecinden ve dinamiklerinden ayrı düşünemezsiniz..." "Provokasyon aslında değişimi durdurmak için icat edilen bir yöntemdir" diyen İhsan Dağı, kritik eşikte hem değişimin aktörleri; hem de toplum nezdinde tereddüt uyandırmak için bu yollara başvurulduğunu, provokasyonla DEĞİŞİMİN, ÇÖZÜMÜN, AÇILIMIN istikrarsızlaştırıcı, hatta yıkıcı, şiddeti tahrik edici kötü bir şey olduğu algısının yerleştirilmek istendiğini hatırlatıyor ve bunun hangi zeminlerde nasıl yapıldığına örnekler veriyor... Evet, aklın yolu birdir. Bu tabloyu başka türlü okumak mümkün de değil zaten. Ancak tabloyu doğru okumak yetmez. Değişim sürecini sabote etmek isteyen mihraklara da fırsat ve zemin verilmemelidir. Şiddeti davet edecek söylem ve tavırların herkese zarar vereceğini de unutmamalıyız! Deniz Baykal, dün parti grubunda arkadaşlarını, Meclis'te verdikleri mücadeleden dolayı kutluyordu. Devlet Bahçeli epeyce zamandan beri, "Açılım Süreci"ni bir "yıkım projesi" olarak takdim ediyor. Meşru muhalefetin bu sert ve çatışmacı üslubu, ortalığı gerdikçe geriyor... Bunun ülke hayrına olmadığı çok açık! Öte yandan gerilim, provokasyon, şiddet ve saldırılarla elde edilebilecek sonuçların hayırlı olamayacağını hatırda tutarak, meşru olmayan bir zorun, zorbalığın hukuk devletinin gidişatında etkili olmasına, asla fırsat vermeyelim...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.