Aşk Gibi...

A -
A +

Dilimizde, ana hakkında söylenmiş nice atasözleri ve deyimler vardır. Ama, bunlar arasında -tabii kanımızca- en geçerli olanı, gerçeğin özü olan, "Ana gibi yâr olmaz"dır... Ancak, her duyguda, her inançta bazı aşırı olanlar, ifrata varan inançlar da vardır.. Sevgiler de vardır. Bu oyunun trajik kahramanı, duygusal 'ana'sı, ifrata varan bir duyguyla çocuklarına bağlı. Ana, güzel bir kadın. Damarlarında hâlâ yanmağa devam eden bir ateş, yüreğinde tatmin olmamış bir heyecan vardır. Ana, çocuklarına olan bu sevgisini, bağlılığını ifade ederken, kendi yakın mâzisini anlatır. Genç yaşta -şu veya bu- sebeple yalnız kalmış olması, bilinçsiz de olsa, artık var olmayan eşinin bıraktığı boşluğu çocuklarının doldurduğu, eksilen bir sevginin veya sevgilinin, kalbinde bıraktığı boşluğu çocuklarına duyduğu -aşırı- sevgi doldurmuştur. Kanımızca hata ve yanlış yorumlarımız da mevcuttur. İşte böyle yüreği -aşırı da olsa- sevgi dolu ana, çocuklarının hayatına bir başka kadının girmesine tahammül edemez. Çocuklarına karşı sevgisini bir koz olarak kullanmak ister. İki çocuğundan biri, yeni evlidir. Ana, bu olayı kabullenir; ancak bir tek şartı vardır.. Beraber oturmak. Oğul bu teklifi geri çevirir, bir başka ev tutmak ve kendi hayatlarını, yalnız kendilerinin yönlendirmelerini düşünür.. İkinci çocuk, biraz daha havai, biraz daha dirençsizdir. Buna sebep işsiz ve ekonomik bir sıkıntı içinde olmasıdır. Anasını dinler ve kalır. Ana-oğul; yeni bir yaşamın, gelecek güzel günlerin ümidiyle beraberliklerini sürdürecektir. Oynayanlar ve reji: Yılların deneyimli ve usta sanatçısı Göksel Kortay'la beraber Hâdi Çaman'ın yazdığı bu yeni oyun, insanoğlunun ulaştığı duygusal boyutları mükemmel renklendirmiştir. Hangi ülke insanı olursa olsun, insanı etkileyen bazı faktörler birbirine eşdeğerdedir. Rejiye gelince.. Hâdi Çaman gibi, çok yetenekli bir aktörün, Göksel Kortay gibi, gerek oyuncu olarak son derece yetenekli, gerek yönetmen olarak ileri bir noktada bulunan bir sanatçıdan, faydalanması son derece doğaldır. Hâdi Çaman'ın bu itaati, bu uysallığı kendisi için mutlak bir kazançtır. Leonardo da Vinci, öğrencilerinden birinin yaptığı bir resmi ustasına gösterir. Vinci, birkaç fırça darbesiyle resme biraz daha başka anlam verir. Öğrenci, hayranlıkla "Hocam birkaç fırça darbesiyle, tablom çok daha mükemmel oldu" der. Hoca, tevazuyla cevap verir.. "Belki öyle ama, sanat o noktada başlar" Hâdi Çaman'ı bu oyuna verdiği renk ve ölçüden dolayı kutlamak istiyoruz. Ve Semâ Aybars.. Yıllarca değişik oyunlarda izlediğimiz bu güzel ve yetenekli sanatçıyı, ana rolünde takdirle, sevgiyle izledik. Rol, çok zor ve nankördü.. Buna rağmen yükseldiği yerde durmasını bildi ve hakettiği uzun uzun alkışı aldı.. Biz de kutlarız. Oynayanlara gelince.. Hepsini kutlamak gerekir.. İleride çok daha değişik oyunlarda, daha ileri noktalarda kendilerini -mutlak- alkışlayacağımıza eminim. Bekliyoruz.. Ümitle, sevgi ve takdirle. Yazanlar: Göksel Kortay-Hadi Çaman, Sidney Howard'ın Gümüş Bağ adlı oyunundan esinlenerek-Yöneten: Hâdi Çaman-Dekor: Hikmet Karagöz-Işık: Ahmet Gül-Oynayanlar: Semâ Aybars-Cenk Sözeri-Eda Özel-Serhat Onbul-Arzu Oş (Nurgül Yeşilçay)-Meral Koro. Yeditepe Oyuncuları-Hadi Çaman-Nişantaşı

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.