Borcumuz Borç Ama...

A -
A +

Yakışmadı Nejat Uygur. Oyunun, daha doğrusu "oyun" diye halka yutturulan monologlara seyirci tepkisini, oyunun son "iki kelimesini" belirterek yaptı. Oyunun son kelimeleri "Nah işte"ydi. Ve Yunus Emre Tiyatrosu'nu dolduran seyirciler, duygularını bilinen kol ve bilek hareketleriyle göstermediler ama; seyircinin yüzündeki anlam, bu hareketin fiili gösterisinden daha ağırdı... Nejat Uygur'u, eleştirmenliğe başlamadan çok daha evvel tanırız. Aksaray'da caminin arkalarına düşen bir mahalde, ahşap bir tiyatro binası vardı. Sonra bir yangın sonucu bitti. İşte burada, Nejat Uygur'u sahneden tanıdım. Galiba, Kayserili bir tüccarı oynuyordu. Ayaklarında, beyaz yün, uzun konçlu çoraplar vardı. Müthiş bir enerjiyle, seyircisini kahkahadan kırıp geçiriyordu. Yıllar sonra şöhret ve sevgisi çoğalan, sevilen bir sanatçı oldu. Aksaray'da ana caddeye yakın bir sokakta değişik oyunlar sunuyordu. Halk çılgınca alkışlıyordu. Bizden Charli Chapline'in ünlü Sahne Işıkları'nı almıştı. Sonra iade etti. Bütün amacı sayın Cüneyt Gökçer'in yönetiminde oynamaktı, yürekten destekledik. Yüzüne, dolayısıyla mimiklerine çok hakim bir sanatçıdır. Ama olmadı. Yıllar önce Uygur, şimdi Dormen Tiyatrosu'nun bulunduğu bir yerde oynuyordu. Müthiş bir kış mevsimindeydik. Oyunun ilk gecesine geçtik. Koca salonda yalnız bir karı-koca vardı. Başlama saati gelince Nejat Uygur, perdenin önüne geldi. Ve tek seyirci olan karı-kocaya hitaben: "Böyle bir gecede geldiğiniz için teşekkür ederim. Eğer arzu ederseniz, bu oyunu oynamaya hazırım, bilet aldınız; oyunu izlemek hakkınızdır. Şimdi hemen başlayabilirim. Eğer arzu ederseniz, bilet paranızı aynen iade edelim arzu ettiğiniz bir başka gece, benim konuğum olursunuz." Karı-koca ayağa kalktılar, kim olduğunu bilmediğim o seyirci, Nejat Uygur'un bu davranışını olumlu karşıladı. Nejat Uygur da, yürekten teşekkür etti. Yıllar sonra düzenlenen bir gecede plaketi şahsen verdik: Bu da bizim için bir onurdu. Hemen hemen her oyununu izledik. Ve sanatçıyı yerleştirdiğimiz portre içinde eleştirdik. Ve son afişini görünce gene aynı saygıyla izlemeye gittik. Ancak çok üzüldük. Gene kendine özgü üslûp içinde bir oyun beklerken; bir başka oyuna geldik. Ve hiç yakıştıramadık. Nejar Uygur, yıllardır artık bıktırdığı monologlarından gelişigüzel seçilmiş bir gösteri yaptı. Seyircinin sabrını törpüleyerek, kendisine karşı duyulan takdir ve sevgiyi -hatta- hayranlığı da törpüleyerek seyirciyi -sözde- güldürdü. Oyunun adı, BORCUMUZ BORÇ AMA NAH ALIRSIN'dı.. Ve seyirci de, duygularını sarahaten ifade etti. Ve Nejat Uygur yıllarca müthiş; insanüstü bir çabayla topladığı halkın inanç ve sevgisini ufak bir çıkar uğruna harcadı. Seni seven, takdir eden seyirci senin adını okuyunca koşarak geldi, kahkahayı dolu olarak bekledi.. Sonu hüsran oldu.. Şimdi söyle Nejat Uygur kardeşim.. Haksız olarak, yanıltarak topladığın paraya değdi mi, senin de içine sindi mi?.. Evet diyebiliyorsan helâl olsun. Güle güle harca... Biz oyunu yalnız iki seyircisine sunacak kadar mesleğini seven bir başka Nejat Uygur'u özleyerek hatırlayacağız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.