REY Kardeşler'in en beğenilen operetlerinden biri... Oynandığı dönemde, büyük bir ilgi ve saygıyla karşılanmıştı. Unutamadığımız bir hatıramızı anlatmak istiyoruz: Yirmi yıldan fazla oldu. Son Havadis Gazetesi'nde YALAN DÜNYA adlı bir dizi hazırlamıştık. Yıllarca mesleğe emek vermiş, daha sonra şu veya bu sebeple sahneden kopmuş sanatçıların anılarıydı. Altmıştan fazla sanatçıyla sohbet etmiştik. Yıllar sonra bir araştırma yaptık; çoğunun göçmüş olduğunu hüzünle öğrendik. Birkaçının akıbeti meçhuldü... Bu dönemde besteci CEMÂL REŞİT REY'le de konuşmak istedik. Gayet soğuk, isteksiz, sadece nezaket icabı evine kabul etmek lütfûnda bulunmuştu. Beşiktaş'ta şimdi adını hatırlayamadığımız bir yokuştaki evine gittik. Aynı soğuk ifadesiyle "buyur etti" Mutad nezaket diyaloglarından sonra.. "Üstad, dedim. Lütfen piyanonuzun başına geçer misiniz?" Bunu da aynı zarafet içinde yaptı. Piyanonun kapağını açtıktan sonra "Evet.. Buyurun" dedi. Büyük bir cür'etle "Beyefendi sesim çok kötüdür, icra yeteneğim de yoktur. Rica ediyorum, lütfen operetlerinizden birkaç parça lütfeder misiniz?" Şaşkın ve hayretle yüzüme baktı.. Sonra "Buyurun" dedi. İlk eser "Üç Saat" operetinden kısa bir bölümdü, pek az bildiğim bir parçaydı. Arkasından hemen 'Lüküs Hayat'a geçti; ben de katıldım. Daha sonra bunu diğerleri izledi, ancak beş-on dakika sürdü. Sonra büyük sanatçı, bana baktı. Karşımda, tanıdığım sanatçılar arasında müstesnâ yeri olan birini gördüm. CRR'nin güzel ve yakışıklı yüzünde sevginin bir tebessümü vardı.. O gün iki saat kadar "sohbet" ettik. Ve o günden sonra ÜSTAD gerek şef, gerek solist olarak katıldığı bütün konserlerine davet etmek lütfûnda bulundu.. Bu, 'DELİ DOLU'yu izlerken geçmiş günlerimizi, acı-tatlı bütün anılarımızı yaşadık. Yıllarca evvel SES Tiyatrosu'nda izlemiştik. Arşivimizi, talihsiz bir hırsız, elbise sandığı sanarak kapının önünden çalmıştı. Ama belleğimizde -az da olsa- kalanlar bizi mutlu etti. Tek hatırladığımız, Muzaffer Hepgüler, Tevhid Bilge, Halide Pişkin, Refet Gülerman ve Aziz Basmacı'ydı. Ve gelelim gene dolu bir ortamda, mükemmel bir seçim yapan ilgili dostlara.. Evvelâ Arda Aydoğan'ı Genel Sanat Yönetmeni olarak kutlarız. Daha evvel yönettiği birkaç konseri dinlediğimiz şef Orhan Şallıel'i, dekoru hazırlayan Nurullah Tuncer'i ve emeği geçen herkesi kutlamak istiyoruz.. Ve yıllarca evvel Ses Opereti'nde Deli Dolu'da Maurice Chevkie'yi oynayan-söyleyen Aziz Basmacı'dan sonra aynı güç ve yetenekle bize mükemmel bir kimlik çizen Tanju Yıldırım'ı gösterdiği performanstan ve tabii başarısından dolayı kutlamak istiyoruz. Rol alan bütün sanatçıları da yürekten kutlamak arzusundayız. Ve nihayet zor bir müzikali başarıyla sahneye koyan Altan Günbay'ı da selamlarız. Nice güzelliklere.. Hele her adımda her köşe başında adlı-adsız nice delinin hükümran olduğu bu sevimsiz günlerde.. Öyle değil mi.