Arkadaşlık, dostluk, fedakarlık... Bunların hepsi güzel kavramlar. Saygıyla, takdirle karşılanacak davranışlar... Acaba, yaşadığımız gerçekler ne ölçüde geçerlidir? İşsizlik ve sonunda açlık. Bir gün, bir gazetede "Küçük Bir İş İçin Yaşlı Bir Palyaço Aranıyor" ilanını gören Niccola, verilen adrese gelir. Orta yaşın tehlike sınırını aşmış, yaşlı sayılabilecek bir palyaço emeklisidir. İşsizdir ve açtır. Elinde çok eski bir bavulda avadanlıklarını taşır. Bir iskemlede oturur ve kendi özgeçmişini yaşar. Her insanın; özellikle her sanatçının içinde olan kendini beğenmek tutkusuyla ilanda aranan niteliklere sahip tek yaşlı palyaço olduğuna inanmaktadır. Geçmişe ait anılarını tazelerken zaman zaman hatıralarını, kusurlarını, yanlışlarını da itiraf eder. Hayata karşı güvensizdir. Biri çantada, diğeri cebinde olmak üzere iki saat taşır. İstenilen vakitte yerinde olmak tutkusu... Bir süre sonra yaşlı bir palyaço daha gelir. İsmi Filippo olan yeni palyaço, Niccola'u görünce muhtemel bir ekmek kapısında, bir başka adayın olmasına üzülür, kızar. Fakat iki palyaço, ilk önce şüphe ve kaygı ile bakışırlar ve birbirlerini tanırlar. İkisi de yıllar önce birlikte çalışmışlardır. Bu sefer, Filippo tıpkı Niccola gibi geçen yılların muhasebesini yapar ve bu küçük işe layık tek palyaço olduğuna inanır. Her iki palyaçonun tek bir amacı vardır: İşe alınmak, karınlarını doyuracak bir kapı bulmak. Ne eski dostluk, ne yıllanmış arkadaşlık, ne de aynı sahneyi senelerce paylaşmış olmanın anlamı... Şimdi hakim olan tek amaç işe alınmak, karnını doyurmaktır. Aralarında yaş ve yetenek yüzünden tartışma çıkar. Her biri diğerinin daha genç ve yeteneksiz olduğunu iddia ederek kendini öne çıkarmaya çalışır. Bu kişisel tartışmalar sürerken aynı ilanı gören Peppino isimli üçüncü aday da gelir. Bu sefer, Niccola ve Filippo, bu yeni gelen palyaçoya karşı birleşirler. Bir ekmeğe, aynı nitelikte üç aday çıkmıştır. Dostluk, müşterek iş hayatı, aynı sahneyi paylaşmak... Bütün bu güzel duygular, açlık ve ümit karşısında değer hükümlerini kaybetmiştir. Şimdi, mücadelesi yapılan tek şey açlık ve ümittir. Şu veya bu... Yazar, üç palyaçonun muhayyel ve gerçek kimliklerinde bir mutlak gerçeği yaşatmayı başarıyor. OYNAYANLAR VE REJİ: Mükemmel bir çeviri yapan Ahmet Güngören ve yönetmen Müge Gürmen'i yürekten kutlamak istiyoruz. Böyle bir eseri tekrar görebildiğimiz ve yazdığımız için de mutluyuz. Oyuncular Levent Öktem, Özkan Uğur ve Mehmet Güleryüz kadar Osman Wöber'i de tebrik ediyoruz.