‘Erken seçim' çok tehlikeli

A -
A +

Doğrusu; Türkiye şimdi de, Fazilet Partisi davasının açıklanması beklenen kararına endekslenmiş bulunuyor. Gerçekten de, kilitlenmiş bir ülkede zor ve "hassas" günler yaşanıyor. Ne var ki; Fazilet Partisi davası ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin vereceği herhangi bir kararı, bütün çevreler hem "serinkanlı" hem de "saygı" ile karşılamaları gerekiyor. Tabii ki, "hukukun üstünlüğü" bu davada da kendini mutlaka kanıtlamalı. Anayasa Mahkemesi'nden çıkacak kararı "peşinen" kabullenmek "hukukun üstünlüğü" gereğiyse de, sonuçta bir "erken seçim"e katlanabilmemiz mümkün görünmüyor. ERKEN SEÇİM İHTİMALİ Bir ihtimal de olsa; "erken seçim"i, Türkiye'nin kaldırabileceği sanılmıyor. Nitekim; Başbakan Bülent Ecevit, endişesini açık bir şekilde dile getiriyor: "Devrim niteliğinde atılımlar yapıyoruz. Şu sırada bir seçim sözkonusu olursa bütün bunlar darmadağın olabilir" On gün kadar önce belirttiğimiz görüşümüzü aynen tekrarlamak istiyoruz. Her halükârda, yürürlükteki yasalara uyma, her vatandaşın, her müessesenin, her kurumun, her örgütün görevi olmalı. "Keskin sirke, küpüne zarar verir" diye bir atasözümüz var ki, yaşanmakta olan olayları, ne kadar da güzel anlatıyor. Ülkenin düştüğü "hassas" durumun devamının, hiçbir kimseye, hiçbir kuruma ve hiçbir örgüte fayda getirmeyeceği açıkça anlaşılıyor. BU ÜLKE HEPİMİZİN İnatla ve dayatma ile hiçbir yere varılamıyor. Unutmayalım ki; ne türlü kriz içinde olursa olsun, bu ülke hepimizin. İstesek de istemesek de, üzerinde ve beraberce yaşamamız icap ediyor. Ekonomik ve politik alanda, kritik günler yaşanıyor. Ne var ki, hiçbir şekilde "hukukun üstünlüğü"nden uzaklaşılmamalı. Bu arada, gelişmeler nasıl olursa olsun, "sağduyu" daima galip gelmeli, serinkanlılık yitirilmemeli. Her şeyden önce, Türkiye'nin bu tür kritik günleri hatta krizleri zaman içinde atlattığı da hatırlanmalı. İnatla ve dayatma ile hiçbir yere varılmıyor; keskin sirke, küpüne zarar veriyor. BASKI TERS TEPİYOR FP'nin, mantıklı "erteleme" talebinin, Anayasa Mahkemesi'nin bir ara kararıyla reddedilmesini, hukuk prosedürü içinde "normal" karşılamak icap ediyor. Ancak, komisyondan geçen anayasa değişikliği maddelerine göre, siyasi partilerin kapatılmasının güç hale getirileceği de, insanın zihnini hemen kurcalıyor. Bu arada, AİHM'de Refah Partisi'nin açtığı davanın da, 15 Temmuz'da sonuçlanacağı biliniyor. Her şeye rağmen; "sine-i millet" dahil olmak üzere, bütün baskılar ters tepiyor. Nereden bakılırsa bakılsın, hukuki süreçte, ister istemez büyük bir "paradoks" yaşanıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.