Ne yazık ki, Türkiye'nin içinden çıkılması güç pek çok sorunu bulunuyor. Fakat, kim ne derse desin, en büyük handikapı, hantal bürokrasi... Bir bakıma, asıl sorun burada yatıyor. TİBUK'UN DEDİĞİ GİBİ Eskilerde, "kırtasiyecilik" diye adlandırılan bürokrasi, özellikle çöreklendiği Ankara'da işleri, sistemi yavaşlatıyor, adetâ durduruyor. Gittikçe ilgi uyandıran ve sempatizan toplayan Besim Tibuk'un tezine hak vermemek elden gelmiyor. Liberal Demokrat Parti lideri, işlerin Ankara yüzünden yoluna girmediğini, sistemin tıkandığını ısrarla öne sürüyor. "Ankara aradan çekilsin, bütün işler kendiliğinden normale döner" diyebilen Tibuk'un ne kadar haklı olduğunu, yaşanan çelişkiler kanıtlıyor. Ne zaman bir aksilik, bir tıkanıklık çıkarsa "mevzuat"tan bahsediliyor. Zaten boşuna "mevzuat hazretleri" denmemiştir sanırız. Doğrusu, mevzuatı böylesine çetrefilli, tuzaklarla dolu ve istenildiği gibi yorumlama estetiğini düşünenler, tasarlayanlar, çıkaranlar ve uygulayanlar bürokratlardan başkası da değil. Yani, nereden balıkırsa bakılsın, devletin yapısında, sistemin işleyişinde bürokrasinin izi veya "mührü" görünüyor. ŞİKAYETLER ARTIYOR Hal böyle olunca; iktidarda kim olursa olsun, asıl etkinlik yine de bürokratların elinde bulunuyor. Bundan ötürüdür ki, iktidar değişikliklerinde, ya bürokratlar değiştiriliyor ya da ister istemez istifa mekanizması çalıştırılıyor. Ancak son yıllarda, iktidarı birkaç partinin paylaşması bürokrasinin lehine gelişince, hantallık da kendiliğinden katmerleşiyor. Hantal bürokrasi yüzünden Ankara'nın ülkeyi taşıyamıyor olması, artık iktidar mensupları tarafından da terennüm edilmeye hatta eleştirilmeye başlanıyor. TEK SUÇLU YOK Gerçi, Ankara'nın Türkiye'yi taşıyamıyor hale gelmesinde sadece hantal bürokrasiyi suçlamamak gerekiyor. Neredeyse, sistemin tamamen tıkanma noktasına geldiği anlaşılıyor. Bu acı gerçek karşısında, "yeniden yapılanma" veya DYP lideri Tansu Çiller'in dediği gibi "kalıcı çözümler getirme" icap ediyor. Bakınız, Başbakan Bülent Ecevit bile, bürokratların korktuğundan açık açık bahsediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan ise, sorunu daha da deşiyor: "Devlet, varlık içinde yokluk, vatandaş da eziyet çekiyor. Türkiye Ankara'dan yönetilme sevdasından bir türlü kurtulamıyor." Turizm Bakanı da, hiç çekinmeden doğruları seslendiriyor: "Dünyanın hiçbir ülkesinde, devlet eliyle kalkınma sağlanamıyor" SORUNLAR AŞILACAK ANAP Genel Başkan Yardımcısı Cengiz Altınkaya, çözümün ilk adımını adetâ tarif ediyor: "Mahalli İdareler Yasası, Ankara'daki hantal bürokrasinin açtığı sorunları aşacaktır." Sadece bir gün içinde, devletin yapısı ve özellikle hantal bürokrasi için, siyasiler böylesine yakınıyorsa, demek ki, bu tip kamburlardan kurtulmanın temelleri yavaş da olsa atılıyor.