Dikkat edilirse; atasözlerinin, vecizelerin, halk deyimlerinin çoğu, gerçekleri sergilerken, uyarılarda da bulunuyor. Paha biçilmez tavsiyeler, insanın hayatını kolaylaştırıyor. Çoğu kez, önünü açıyor. KAHVE İÇİMLİK Herhangi bir atasözü veya vecizeyi hemen hatırlayarak, bu pazar sohbetimize katılabilirsiniz. Bir kahve içimlik sohbetimizde, bu tür sözlerden mutlaka ders almanın gereği üzerinde durmak istiyoruz. Ta ortaokul çağlarında iken, Ömer Seyfettin'in, Cenap Şahabettin'in sözlerinden etkilendiğimizi hatırlıyoruz. Özellikle; birkaç vecize, aklımızdan hiç mi hiç çıkmadı. "Yüksek tepelerde, hem kuşa, hem yılana rastlanır. Yalnız bunlardan biri uçarak, diğeri sürünerek zirveye ulaşmıştır." Veya, "Zirveye tırmanılırken, omuzlarında yükseldiğiniz insanları unutmayınız çünkü inişte onlara ihtiyacınız olabilir" Bu gibi vecizeler hiç unutulabilir mi? KULAKLARA KÜPE "Kulağınıza küpe olsun", "Kaş yapayım derken, göz çıkarma", "Güneş balçıkla sıvanmaz" ve "Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar" gibi sözler, basit görünüyorsa da ne kadar anlamlı ve günümüze uyuyor. Hele, "Ak akçe kara gün içindir", "Ayağını yorganına göre uzat", "Damlaya damlaya göl olur", "Borç yiyen, kesesinden yer" gibi sözlerle yatıp kalkan bir ülkenin nasıl da ekonomik krizin içine yuvarlandığına hayret etmemek mümkün mü? KİMLERE KALDI Kİ? Ya, "Tarih, tekerrürden ibarettir", "Her şey aslına, rücu eder" sözlerine ne denir? "Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer" atasözü her ne kadar tam nostalji kokuyorsa da, gerçekten de değerli bir çağrışım. Söz gelimi, üçüncü defa Türkiye'ye dönüşü hatırlamak ne kadar heyecan verici. Değerli ağabeyim, meslek hayatımız boyunca daima birlikte olduğumuz, birbirimize destek verdiğimiz Ünal Sakman'la son dönüşümüzün üstünden 5 yıl geçmiş bile. MÜMKÜN MÜ? Bu son 5 yıl içinde bile, kimler gelip geçti. Allah'ın rahmetine kavuşan ve aramızdan koparılan arkadaşları unutmak hiç mümkün mü? Tam bir hafta önce kaybettiğimiz Ahmet Işık abiyi rahmetle anarken ve geride tarifi imkânsız bir üzüntü içinde bıraktığı ailesinin fertlerine, ayrı ayrı başsağlığı ve sabır dilerken nerdeyse vecize haline gelen ve çok şey ifade eden mısraya sığınıyoruz: "Bâki kalan bu kubbede bir hoş sedâ imiş..."