Kamuoyu; her gün kötü haberlerle sarsılırken ve krizden kurtulmanın çareleri aranırken, turizmin "can kurtaran simidi" olacağı anlaşılıyor. Kötü gidişata rağmen, turizmin böylesine patlayacağı pek sanılmıyordu. Turizmin hem ümidimiz hem de teselli kaynağımız olmasının tesadüf eseri sayılmaması icap ediyor. Her şeyden önce, Türkiye'nin turizm değerlerinin nihayet tanınmaya başladığı ortaya çıkıyor. CAZİP KONUM Bu arada, krizin doğurduğu yeni döviz kurları, ister istemez Türkiye'yi çok cazip hale getiriyor. Sonra da, Turizm Bakanı Erkan Mumcu'nun girişimleri sırayı alıyor. Gerçekten de, Mumcu'nun, bir kısmına tanık olduğumuz veya yakından bildiğimiz faaliyetlerinin olumluluğu, şimdi semeresini veriyor. Doğrusu, genç yaşına ve deneyimsiz görünümüne rağmen, Mumcu'nun böylesi bir mesafe alabileceğini düşünmüyorduk. Bu aceleci düşüncemizi hâlâ paylaşan meslektaş ve çevreler bulunuyor. Ne var ki, cesur girişimleri, samimi sözleri ve radikal düşünceleriyle Mumcu; hakkındaki peşin hükümleri silip süpürüyor. YILDIZI PIRIL PIRIL Hatta, denilebilir ki; politika yeni bir yıldız doğuruyor. Artık, Erkan Mumcu'nun yükseliş trendine dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü, politikanın yeni yıldızı parıldıyor. Eğer şimdiye kadar, Mumcu'nun görüşlerini, girişimlerini bilmeyen veya konuşmalarını dinlemeyen varsa, genç bakanı çok yakından izlemelerini tavsiye ediyoruz. Dileriz ki; turizm gibi gösterişli bir platformda Mumcu'nun ismine gölge düşmesin. Öncelikle böyle bir istidat, ANAP içinde korunmalı ve yıpratılmasına müsaade edilmemeli, göz yumulmamalı. MUMCU UYARIYOR Turizm Bakanı Mumcu ile ilgili sitayişkâr iddiamızın isabetini, dün Gayrimenkul Zirvesi'nde yaptığı konuşma bile kanıtlıyor... Mumcu, Turgut Özal'ın Necdet Calp ile köprüyü satarım sattırmam tartışmasını hatırlatıyor ve "Bugün hâlâ aramızda Calp'ler var. Özal'ların sayısı pek az. Ama çok sayıda Calp var. Özellikle bürokrasi ve siyasette çok sayıda Calp var." diyor. Bu kişilerin kamu mülkiyetinden bir çakıl taşını bile yeniden üretime kazandırmayı, bir hammadde olmasını ahlaksızlık, suç gibi gördüklerini, bu ülkenin insanlarından ülkenin değerlerini kıskandıklarını kaydeden Mumcu, şunları söylüyor. "KURTULUŞ SAVAŞI" "Hakikaten bir kurtuluş savaşı vermek zorundayız. Bunu, kendilerini bir numaralı vatansever, kendi anlayışlarını ülkeyi korumak ve kollamanın yegane yolu olarak gören, her türlü girişimi, suç ve ahlak dışı eylem olarak gören insanlardan korumak zorundayız. Bunlara karşı bir kurtuluş savaşı vermek zorundayız. Bu ülkenin bütün girişimcileri böyle bir mücadele vermek zorundadırlar." Mumcu, Türkiye'nin sermaye piyasaları ve sermaye araçlarını konuşmaya başladığı 20 yıldır çok da yol katedemediğini vurguluyor. Genç Bakan, 2002 yılında turizmin böylesine parlak geçmeme ihtimalinden de bahsedip, şimdiden önlem alınması için uyarıyor.