Yaşanan bunca "derin" krize rağmen, hâlâ; dersini almayan, uyuşukluktan kurtulamayan, silkinemeyen, kendine çeki düzen verme ihtiyacı duymayan uzmanların, bürokratların, üst düzey yöneticilerin, hatta bakanların varlığı tedirginlik doğuruyor. Gerçekten de; Türkiye'nin artık değil bir gününü, bir saatini bile boşa harcamaması gerekiyor. TEHLİKE BİTMEDİ Olumlu gelişmelere ve beklentilere rağmen krizi tam olarak atlattığımız veya bir süre sonra yeniden ortaya çıkıp-çıkmayacağı henüz bilinmiyor. Yani, tehlike daha atlatılmış sayılmıyor. Nitekim; Devlet Bakanı Kemal Derviş, her fırsatta bu "kritik" uyarıyı yapmaktan kendini alamıyor. Zaten piyasalar da yeni yeni kendine gelip, "güven" ortamı filizleniyor. ÖNCE YASALAR Krizden çıkış yolunun en önemli kilometre taşları sayılan, yeni yasaların Meclis'ten çıkarılıp, yürürlüğe girmesinin artık kaçınılmaz şart olduğu iyice anlaşılıyor. Her ne kadar, istenilen 15 yasadan nerdeyse yarısı çıkarılmışsa bile geriye kalanların 15 Mayıs tarihinden önce yürürlüğe girmesi icap ediyor. Her ne pahasına olursa olsun; bekleyen yasalar çıkarılmalı. Ne var ki; özellikle Telekom yasasının, Genelkurmay Başkanlığı'nın uyarılarının tümünün göz önüne alınarak hazırlanması "milletçe" bekleniyor. Her şeyden önce, mevcut pürüzlerin; bekleyerek yani süre kaybederek çözülemeyeceği de ortada... Gerçekçi ve cesur kararlarla işi bitirmenin tam zamanı yaşanıyor. DİKKATLER ÇEKİLİYOR Burada, hiçbir kimse, hiçbir makam itham edilmiyor. Ancak; hiç ara verilmeden, artık bütün pürüzlerin giderilmesi için dikkatler çekiliyor. Bu arada bazı çevrelerin, Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'ün de, işi geciktirme eyleminde olduğu iddialarının tutarsızlığı yavaş yavaş anlaşılıyor. Olumsuz demeçler, konuşmalar ve tavırlarla piyasanın kıpırdamasının hızı kesilmemeli, aksine "moral" yüklenmeli... HAYATİ ÖNEM Hafif bir tereddüdün bile halkımızın tek parametresi döviz fiyatlarını ne denli yükselttiğini ve bu yüzden çıkan olumsuzlukları herkes biliyor. Geleceğimizi bile tehdit altında tutan bu krizden çabucak kurtulabilmenin hayati önemi ve bilinci, ne yazık ki, her çevrede görülmüyor. Milletçe bu bilince varmamızın yanı sıra, elimizi de çabuk tutmanın gereği kendiliğinden ortaya çıkıyor.