Ülkemizin içine sürüklendiği krizden tamamen kurtulması için, her şeyden önce, "güven" gerekiyor. Çünkü, yaşananlar, Türk ekonomik sistemine olan güveni, büyük ölçüde zedelemiştir sanırız... Ekonomik sisteme güvensizliğin, önce piyasalara, sonra kurumlara ve nihayet bireylere kadar sirayet ederek, beraberinde bir kilitlenmeyi getirdiği öne sürülüyor. Yabancılar önemli Özellikle, hükümetin güvencesi altındaki döviz sisteminden vazgeçilmesinin, yabancı sermaye üzerinde "ürkeklik" doğurduğu belirtiliyor. Gerçekten de, dövizin "sabit kur" sisteminden, dalgalandırılmaya bırakılması, yabancı yatırımların yanısıra piyasaları da allak bullak etmiş bulunuyor. İşin en endişe verici tarafı ise, dalgalanmanın bir türlü oturmaması ve çizginin yukarıya doğru çıkışına düzenli bir şekilde devam etmesi... Nereye kadar? Başbakan Bülent Ecevit'in sakınarak dile getirdiği "kurlar arasında problem çıktı" dediği olay bu olsa gerek. Dünya Bankası İkinci Başkanı Derviş'in ülkesine davet edilmesinin başlıca sebepleri arasında da, dalgalanmanın yerine yukarı çıkış eğiliminin piyasaya hakim olması gösteriliyor. Çarpıcı bir örnek vermek gerekiyorsa, ABD dolarının 1 milyonu süratle aşması halinde hükümetin ne yapacağı şimdiden belirlenmiş mi? Yani bu sistemler nereye kadar? Dünya Bankası I. Başkan Yardımcısı Kemal Derviş'in Merkez Bankası Başkanı olması nerdeyse kesinlik kazanıyor. Derviş gibi bir uzmanın Merkez Bankası Başkanlığı'na getirilmesinin elbette büyük yararları olabileceği şimdiden biliniyor. Karaosmanoğlu misali Ne var ki; Derviş'in, "çivisi çıkmış" bu sistem içinde neler yapabileceği de tartışılmalı. Bir zamanlar, yine Dünya Bankası'ndan davet ettiğimiz hatta Bakan yaptığımız Atilla Karaosmanoğlu'nun, ne denli çaresizlikler içinde boğuştuğu da hatırlanmalı. Hiçbir zaman piyasanın durulmayacağını öne sürmek de en azından karamsarlık olarak değerlendiriliyor. Ancak, Kurban Bayramı tatilinin de tanıyacağı bir opsiyonla, dövizin düzgün yükseliş hızı kesilebilirse, taşların yeniden yerine oturması ihtimalinden de bahsediliyor. Merkez Bankası Başkanı'nın yanısıra Hazine'nin de başına etkili ve yetkili bir ismin süratli bir şekilde bulunması icap ediyor. Bakanlar da zorlanıyor Her ne kadar; 57'nci koalisyon hükümetinde, özellikle finans ile ilgili bakanlarda bir değişiklik yapılmayacağı kararı çıkmış ise de, yeni isimler için, kamuoyundan büyük zorlamaların durmadığı anlaşılıyor. Kemal Derviş'in yanısıra ekonomi ile ilgili yeni yeni isimler atansa bile, düzlüğe çıkmanın en kestirme yolu, yeniden bir "güven" ortamının sağlanmasından geçiyor.