Kim ne derse desin, Türkiye içinde bulunduğu "derin" ekonomik krizden kurtulmanın sağlıklı adımlarını atmakta gecikiyor. Nerdeyse 40 gününü bulacak olan kriz sürecinin, şimdi de siyasi atmosferi olumsuz şekilde etkilemeye başladığı görülüyor. Gerçekten de, her sahada gerginlik artıyor... Beklenen oldu Ne yazık ki, beklenen oldu ve politikada da, artık krizin sinyalleri alınıyor. Bir yandan, piyasalar kan ağlıyor... Diğer yandan, reel sektör, "Bu yangını söndürün" diye bar bar bağırıyor. Bu arada, döviz ve borsa durulmuyor. En önemlisi, kurtarıcı gözü ile bakılan Derviş'ten, beklenen müjdeli haberler bir türlü gelmiyor. Derviş'in gafı Müjdeli haberler gelmediği gibi, Ekonomi'den Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in bazı demeçleri veya söylemleri de, en hafif kelimesiyle "tuhaf" karşılanıyor. Çoğu konuşmalarında, beklenen yabancı yardımı veya ekonomik krizden çıkışı, siyasi desteğe hatta parlamentonun yasa çıkarmasına dayandıran Derviş, sanki hükümetin bir üyesi değilmiş gibi tavırlar takınıyor. Derviş'in yeni yeni farkedilmeye başlanan bu zaafına, bakalım ilerde daha neler eklenecek. Birden bire, etrafı alevlendirmeye çalışan politikacılarımıza gelince, söylenecek söz bulmakta güçlük çekiyoruz. Sanki, ekonomik krizden çıkılmış gibi, adetâ bir "hesaplaşma" sürecinin başlatılması çabası harcanıyor. Oysa, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük ekonomik krizinden kurtulabilmenin şartlarından biri de, siyasi istikrarın sağlanması gösteriliyor. Serinkanlılığa davet Ekonomik krizin başlama düğmesine, sanki politikacılar sebep olmamış gibi, şimdi gösterilmeye başlanan bu "celalet" neyin nesi... İster koalisyonu meydana getiren, ister muhalefet, hatta Meclis'te temsil edilmeyen parti liderlerinin, herhangi "siyasi" yatırıma tevessül etmeden, Türkiye'nin esenliğe bir an önce kavuşabilmesi için, asgari müştereklerde birleşmeleri gerekiyor. Gözler üstümüzde Dış yardımın arandığı ve bütün dünyanın gözünün üstümüzde olduğu bu günlerde, tansiyonu yükseltmenin vebali yüksek olur sanırız. Hem iktidar hem muhalefet cephesinde, bir derlenme toparlanma, icabında yeniden yapılanmanın tam zamanı yaşanıyor.